8. Sınıf Paragrafta Anlam Konu Anlatımı
Bu ders anlatımımızda 8. Sınıf Paragrafta Anlam (ya da Parçada Anlam) konusuna yer vereceğiz. Bu konu ile ilgili olarak dikkat etmeniz gereken bir husus şudur ki; aşağıda yer alan kavram bağlamı sizin mevcut ders müfredatından farklı olsa da ancak sitemizin anlatımımız daha kapsayıcı olacaktır. Bu konuyu tamamen kavrayabilmek için bol bol kitap okumanızı ve konu hakkında bol bol test çözmeni bu konuyu anlamanızı kolaylaştıracaktır. Sitemizde sizler için özel olarak hazırlanmış ders notlarımız ile konu anlamanızı güçlendirecek ve parçada anlam ile ilgili çıkmış sorular hakkında fikir edinebileceksiniz. Ayrıca Türkçeci Mobil uygulamamızda tüm konular için hazırlanmış özel testler yer almaktadır. Uygulamamız hakkında geniş bilgi bu adrestedir.
Bu anlatımın sonunda aşağıdaki kazanımları elde edecek ve aşağıda yer alan soruların cevaplarına ulaşmanızı hedeflemekteyiz.
- Paragrafın yapısı nedir? Paragrafın yapısı nasıl çözülür? Paragrafın yapısını çözme teknikleri nelerdir?
- Paragrafın bölümü nedir? Paragrafın bölümleri nasıl bulunur? Paragraf kaç bölümden oluşur?
- Paragrafın giriş bölümü, gelişme bölümü ve sonuç bölümü için örnekler nelerdir?
- Paragrafın bölümünün bulunması hakkında çözümlü çıkmış sorular ile nasıl çalışılır?
- Paragrafın anlatımı nedir? Paragrafta kullanılan anlatım teknikleri nelerdir?
- Parça anlatımında yararlanılan duyular nasıl çözülür?
- Parça anlatımında kullanılan kavramlar nelerdir?
- Paragrafın konusu nasıl bulunur? Paragrafın ana konusunu bulmak için hangi sorular sorulur?
- Paragrafta konu ve ana düşünce nasıl bulunur?
- Parçanın başlığı nedir? Parçaya uygun başlık bulma soru örnekleri nelerdir? Parçaya başlık bulma soruları nasıl çözülür?
- Parçayı karşılayan soru nasıl bulunur? Parçanın yardımcı ve ana düşüncesi ile ilgili sorular nasıl çözülür?
Buyurun o zaman cevaplarımızı aramaya başlayalım. 8. Sınıf Paragrafta Anlam dersi uzun bir ders olacak, dikkatle ilerlemeniz gerekecektir. Aşağıda yer alan alt konu başlıklarını tıklayarak alt konular arasında geçiş yapabilirsiniz.
8. Sınıf Paragrafta Anlam konusuna başlamadan öncelikle paragrafın tanımını yapmak ve paragraf nedir sorusuna cevap almak gerekecektir. Paragraf, bir konu ya da düşünceyle ilgili cümleler topluluğuna denir. Liselere giriş sınavlarında bu bölümden farklı tipte sorular da gelmektedir.
Paragraf sorularının çözümünde önce soru cümlesi okunmalıdır. Soru cümlesi okunarak, bu paragrafta neyin bulunacağı bilinerek paragraf okunmalıdır. Önce paragrafı okumak bize hem zaman kaybettirir hem de dikkatimizi dağıtır.
Paragraf sorularının çözümünde kendi yorumumuzu kesinlikle işin içine kalmamalıyız. Yazarın düşüncesine katılıp katılmamamız hiç önemli değildir. Sorular paragrafa göre cevaplanmalıdır.
Paragraf sorularının çözümünde dikkat edilmesi gereken bir durum da olumsuz soru cümleleridir. Olumsuz soru cümlelerinin altı çizildiği unutulmamalıdır.
Paragraf sorularını çözerken cevap seçeneklerinin doğruluğuna ve yanlışlığına göre bir kodlama sistemi geliştirilebilir. Paragraf okunurken sorunun cevabı olabilecek cümle ya da ifadelerin altı çizilip, işaretlenebilir.
Önceki yıllara ait çıkmış paragraf sorularını incelemek size paragraf soruları hakkında epey tecrübe kazandıracaktır.
8. Sınıf Paragrafta Anlam konusunda, Paragraf konusunu üç ana başlık altında toplamak mümkündür. Bu konuyu özetleyen tabloyu aşağıda görebilirsiniz.
Paragrafın Yapısı
Paragrafları doğru anlayabilmek için paragrafın yapısı üzerine geniş bir bilgiye ve pratiğe sahip olunmalıdır. Bunun için de öncelikle paragrafın bölümleri iyi kavranmalıdır.
Paragraflarda giriş, gelişme ve sonuç bölümleri bulunur. Şimdi bu bölümlerin özelliklerini inceleyelim.
Paragrafın Bölümleri
Giriş Bölümü (Giriş Cümlesi)
Paragrafın giriş bölümü genel olarak tek cümleden oluşur. Bu bölüm bağlayıcı öğelerle başlamaz, önceki bir cümlenin devamı olduğunu düşündürmez. Paragrafın konusu genellikle bu bölümde ortaya konur.
> Eleştirmenin bu görüşüne güvenmeyen sanatçı başarılı olamaz.
> Türk edebiyatında Batı tesiriyle yazılmış bunun gibi daha birçok roman vardır.
> Özetle, her eser yazarından okuyucuya bir mektuptur.
> Sanatçılar dış dünyadan aldıkları bu görüntüleri iç dünyalarıyla birleştirerek eserlerine yansıtırlar.
> Sait Faik, İstanbul’un daha çok kenar mahallelerini bunun için anlatmıştır.
Yukarıdaki cümleleri incelediğimizde altı çizili sözlerin bağlayıcı sözler olduğundan, bu cümleler bir paragrafın giriş cümlesi olamaz. Çünkü bir yazının ilk cümlesinde “bundan dolayı, ama, şöyle ki, bundan da anlaşılıyor ki, çünkü, özetle” gibi bağlayıcı sözler bulunmaz.
Gelişme Bölümü
Paragrafın en ayrıntılı bölümüdür. Bu bölümde yazar düşünceyi; açıklama, örneklendirme, tanık gösterme, karşılaştırma gibi yollarla geliştirir. Paragraftaki yardımcı düşünceler çoğunlukla bu bölümde bulunur. Bu bölümde giriş bölümünde bulunmayan bağlayıcı sözler bulunabilir.
Sonuç Bölümü
Bu bölüm genellikle tek cümledir. Yazar bu bölümde düşüncesini derleyip toparlar ve bir sonuca bağlar. Paragrafta anlatılanları özetleyen bölümdür. Çoğunlukla; “kısaca, özetle, böylece bununla birlikte, bundan dolayı” gibi bağlayıcı sözlerle başlar.
Paragraftaki giriş, gelişme ve sonuç bölümlerini aşağıdaki örnekte gösterelim:
Sanatçılar eserlerine yapılan eleştirileri nedense kabul etmek istemiyorlar. (Giriş Bölümü) Çok açık gaflarını bile bir türlü görmek istemiyorlar. “Evet ama, fakat, hayır, şey, yani, tabi ki, dediğiniz yanlış” laflarıyla işi idareye çalışıyorlar.(Gelişme Bölümü) Bilmiyorlar ki iyi sanatçı olmak, eleştiriye açık insanların harcıdır. Eleştirilmeden başarılı olmak olanaksızdır. (Sonuç Bölümü)
Paragraf Tamamlama ve Paragraf Oluşturma
Paragraf tamamlama genellikle sonuç cümlesini bulmakla ilgilidir. Paragrafın son cümlesi bir bitiş bildirir. Ya anlatılanlardan bir sonuç çıkarılır ya da bir olayın bitişi gösterilir. Bu soruların çözümünde cümlelerin anlam uygunluğunun yanında yapısal uygunluğuna da dikkat edilmelidir.
Örnek Çıkmış Soru (2000-LGS) :
Yabani hayvanları çok sever ve yakından tanırım. Çocukluğum dağlık bir yörede geçti. Orada biz çocuklara oyuncak yerine, ayı yavrusu, kokarca, tavşan, tilki ya da sincap getirilirdi
Parçadaki düşüncenin akışına göre, son cümle aşağıdakilerden hangisi olmalıdır?
A) Oyuncak zevkini pek tadamadık.
B) Onlarla zevkle oynayıp, eğlenirdik.
C) oyuncaklarla oynayamadık.
D) Büyük kentlerin özlemiyle yanardık.
Çözüm :
Sonuç cümlesinin paragrafı tamamlaması, paragrafta anlatılanlarla ilgili olması gerekir. B seçeneğindeki “onlarla” bağlayıcı sözü, üçüncü cümledeki sayılan varlıkların yerini tutmuştur. Dolayısıyla bu cümle paragrafın tamamlayıcısı olmaya uygundur. Doğru Cevap B şıkkıdır.
Paragrafın yapısıyla ilgili bazı sorularda da paragraf oluşturma sorulur. Bir paragraf oluşturabilecek cümleler karışık olarak verilir ve öğrencinin bu cümlelerle bir paragraf oluşturması istenir. Bu tip sorular giriş, gelişme ve sonuç bölümlerinin bulunup bir anlam bütünlüğü içinde sıralanmasıyla çözülür.
Örnek Çıkmış Soru (2006-OKS) :
1. Hiç olmadık bir zamanda tahammül gücümü zorlayan, içimi geren bu kuşatıcı sesin gitmesini sabırla bekledim.
2. Çığırtkan öfkeler saçarak sanki dağları yara yara gelen bir motosiklet, çatak kapının önünde durdu.
3. O mavi sessizliği dayanılmaz bir gürültüyle kirletip duruyordu.
4. Yayla evimizde, gölgesi balkona dökülen ceviz ağacının altındaki yazı masama henüz oturmuştum.
5. Ama gitmedi.
Yukarıdaki cümlelerle anlamlı bir paragraf oluşturulmak için sıralama nasıl olmalıdır?
A) 1-5-4-3-2
B) 2-3-4-5-1
C) 4-2-1-5-3
D) 3-5-2-1 – 4
Çözüm :
1, 3 ve 5 numaralı cümlelerde bağlayıcı sözler bulunduğundan bunlar ilk cümle olamaz. Bu yazı bir olay yazısı olduğundan olayın akışına göre sıralama “4-2-1-5-3” şeklinde olmalıdır. Doğru cevap C seçeneğidir.
Anlatımın Akışını Bozan Cümle
Bir paragraf aynı konu etrafında örülmüş cümlelerden oluşur. Bazı paragraf sorularında, paragrafta işlenen konunun dışına taşan, farklı bir konuya geçiş yapan cümleler, paragraftaki konu bütünlüğünü ya da anlatımın akışını bozan cümleler olarak sorulmaktadır.
Örnek Çıkmış Soru (2007-OKS) :
(1) Sözcükler hangi yetenekli kalemden çıkarsa çıksın, bir resmi anlatmaya yetmez. (2) Olsa olsa ressamın ve resimlerinin arasında dolanır. (3) Sağlıklı bir bakış açısı yaratmaya çalışır fakat resme ışık tutmaz, resmin kendi ışığının görülmesine yardımcı olur. (4) Duygu ve düşünceler renklerle nasıl anlatılırsa sözcüklerle de öyle ifade edilir.
Numaralandırılmış cümlelerden hangisi parçanın anlam bütünlüğünü bozmaktadır?
A) 1 B) 2 C) 3 D) 4
Çözüm:
1, 2 ve 3 numaralı cümlelerde sözcüklerle bir resmin anlatılamayacağı belirtilirken 4 numaralı cümlede sözcüklerin aynı renkler gibi duygu ve düşünceleri anlatabileceği söyleniyor. Cevap D’dir.
Örnek Çıkmış Soru (2006-OKS) :
(1) Akılcılıkla bilim ve teknoloji arasında sıkı bir ilişki vardır. (2) Bunlar birbirinin bütünleyicisidir. (3) Bu değişime ve gelişmelere ayak uydurmak gerekir. (4) Akılcılığın olmadığı yerde bilim ve teknolojiden, bilim ve teknolojinin olmadığı yerde de akılcılıktan söz edilemez. (5) Olaylara akılcılıkla yaklaşmayan, bilim ve teknolojiye sırt çeviren toplumlar hiçbir zaman ilerleyemez.
Paragrafın akışını bozan cümle aşağıdakilerden hangisidir?
A) 2 B) 3 C) 4 D) 5
Çözüm :
1,2, 4, 5 numaralı cümlelerde akılcılıkla bilim ve teknoloji arasındaki ilişkiden söz edilmektedir. Ancak 3 numaralı cümlede değişim ve gelişmelerden söz edilmektedir, dolayısıyla bu cümle diğer cümlelerle uyumlu değildir. Cevap B’dir.
Paragrafın Bölünmesi
Her paragraf bir konuyu işler. Yeni bir konuya veya konunun farklı bir yönüne geçiliyorsa yeni bir paragraf oluşturulmalıdır. Bazı paragraf sorularında birleştirilmiş paragraflar verilerek bu paragrafları bölmemiz istenir.
İki parçaya ayırmamız istenen paragrafların nu-maralanmış cümlelerini okurken konuya ve ana düşünceye dikkat etmeliyiz. Cümleleri bir bir okumalı ilk cümlenin konusundan veya ana düşüncesinden uzaklaşan cümlelerle yeni bir paragraf başladığını aklımızdan çıkarmamalıyız.
Paragrafın Anlatımı
Bir yazıda anlatılan şey kadar anlatım da önemlidir. Düşünce birimi olan paragrafta, düşüncenin doğru, anlaşılır, amaca uygun anlatılması gerekir. Çünkü paragraftaki anlam bütünlüğü, anlatım bütünlüğüyle sağlanır.
Paragrafın anlatımı denince anlatım teknikleri ve düşünceyi geliştirme yolları anlaşılır.
Anlatım Teknikleri
Yazarın parçayı oluştururken kullandığı tekniğe anlatım tekniği denir. Anlatım teknikleri açıklama, tartışma, öyküleme ve betimleme olmak üzere dört tanedir. Yazar amacına göre bu tekniklerden birini ağırlıklı olarak kullanır. Fakat bazı paragraflarda bunlardan ikisinin kullanıldığı da olabilir.
Anlatım teknikleri ile düşünceyi geliştirme yollarını karıştırmamak gerekir. Anlatım teknikleri parçanın bütününde genelde izlenen yoldur. Düşünceyi geliştirme yolları ise düşüncenin ispatlanması için kullanılan ikna metotlarıdır.
Açıklama
Bir durum ya da düşünceyle ilgili olarak gerekli bilgileri vermeye, iyice anlaşılmayan ya da yanlış anlaşılan bir sözü, düşünceyi açıklığa kavuşturmaya açıklama denir.
Açıklayıcı anlatım biçimi, okuyucuya bir konu hakkında bilgi vermek, bir şeyler öğretmek amacındadır. Bir konunun aydınlatılması, deyim, atasözü, terim veya sözcüğün genişçe anlatılması, tarihsel bir olayın aydınlatılması gibi birçok konuda bu anlatım biçimi kullanılır.
“Ana dili sevgisi yaratılıştandır, küçük yaşlarda belirmeye başlar. Çocuk, ana dilini önce anasından ve ailedeki büyüklerinden öğrenir. Daha sonra, sokakta arkadaşlarıyla oynayarak, okulda kitapları okuyarak derslerde öğretmenlerini dinleyerek bu bilgiyi genişletir. Dil bilgisi dersleriyle, ana dilinin kurallarını öğrenmiş, edebiyat dersleriyle de ana diline sevgisini, bağlılığını artırmış olur.”
Yukarıdaki parçada yazar ana dili sevgisi ve öğrenimi konusunda açıklamalar yapmaktadır.
Tartışma
Tartışma, bir konunun farklı yorumlanmasından, anlaşılmasından doğar. Tartışma tarzındaki anlatım biçiminde karşı tarafın görüşlerini çürütmek, geçersiz hâle getirmek esastır. Bunun için önce karşı tarafın görüşleri ele alınıp incelenir. Karşı görüşlere yer verildikten sonra o görüşlerin çürütülmesine geçilir. Yazar, çeşitli örneklerden, karşılaştırmalardan ve çeşitli kişilerin görüşlerinden yararlanır, okuyucuyla sohbet ediyormuş gibi bir üslupla yazısını oluşturur. Devrik cümlelerle, soru ve cevaplarla yazısına akıcılık kazandırır.
Örnek:
Değer verip baş tacı ettiğim bir yazar, gözlem ile deneyimin aynı şey olduğunu savunuyor. Üstüne üstlük deliller getirmeye çalışıyor bu konuda. Şimdiye dek büyük yazar diyebildiğim bu kişi bilmiyor ki gözlem farklı deneyim farklı. Gözlem herhangi bir şeyi iyi anlamak için onun kendi kendine ortaya çıkan türlü belirtilerini gözden geçirme eylemidir. Deneyimle karıştırmamak gerekir. Kimya ve fizik bilgileri deneyimle, astronomi bilgileri ise gözlem ile elde edilir. Şu durumda deneyim ile gözlem ayrı ayrı şeylerdir.”
Yukarıdaki parçada yazarın çürüttüğü görüş, gözlem ve deneyimin aynı olduğu görüşüdür. Yazar ise deneyim ve gözlemin tamamen farklı olduğunu düşünüyor ve böylece tartışma tekniğini kullanmış oluyor.
Öyküleme
Duyguları, düşünceleri, söylenmek istenenleri, anlatılanları bir olay içinde veya bir olaya bağlı olarak anlatma yöntemidir. Öykülemede olay, yer, zaman, şahıs kadrosu gibi unsurlar bulunur. Olay, öykülemenin en temel unsurudur. Olayın olmadığı yerde öykülemeden söz edilemez. Olay, bir durumdan başka bir duruma bir yerden başka bir yere ve görünüşe geçiştir. Öykülemede bir olay akışı vardır. Olaylar birbiri üzerine gelişir ve zaman durmadan geçer.
Örnek:
“Ayakkabıcı, iskemlesine oturdu. Hasan da merakla karşısına geçti. Şaşarak eğlenerek seyrediyordu. Tamirci kartona benzeyen kalın deriyi iki tarafı keskin incecik, sapsız bıçağıyla kesti. Ağzına bir avuç çivi doldurdu. Sonra bunları ağzından çıkarıp ayakkabıların altına çabuk çabuk mıhladı. Deri parçalarını pis bir suya koyup ıslattı. Mundar çanaktaki macuna parmağını daldırıp tabanlara sürdü. Haşan bunların hepsine dikkatle bakıyordu. Susuyor ve bakıyordu.”
Bu parçada Hasan’ın bir tamirciyi hayretle ve şaşkınlıkla izlemesi anlatılıyor. Olaylar üst üste sıralanmış, zaman hiç durmamıştır, akmıştır.
Betimleme
Kelimelerle resim çizmeye ve varlıkların kendilerine has ayırıcı özelliklerini gözler önüne sermeye betimleme denir. Yazar varlıkları okuyucunun gözünde, zihninde canlandırmak istediğinde bu yolu kullanılır.
Betimlemede göze hitap eden unsurlar yanında tatma, koklama, işitme ve dokunma gibi duyulara da yer verilir. Betimlemenin insanı konu edinen kısmına portre denir. Portrenin insanın fiziki yönünü işleyen kısmına fiziki portre, karakterini işleyen kısmına da ruhi portre denir.
Örnek:
“Bir yanımız Kuleli, öbür yanımız Vaniköy koruluğu. Yamaçta bir apartman… Yanında yöresinde başka apartman yok. Hafif bir yokuşun sonunda, tepede, tek başına, on sekiz daireli, iki bölümlü bir apartman. Salon dediğimiz ön oda sanki bir kaptan köşkü. Karşımızda köprü, ta uzakta Sultanahmet Camii, Aya- sofya, Topkapı Sarayı, önde Beylerbeyi Sarayı, Çengelköy kıyıları ve Boğaz.
Bu parçada yazar gördüklerini okuyucunun zihninde canlandırmaya çalışmaktadır. Yazar âdeta gördüklerini kelimelerle resmetmektedir.
Düşünceyi Geliştirme Yolları
Her paragrafın yazılışında gerçekleştirilmek istenen bir amaç vardır. Yazar, amacını gerçekleştirmek için çeşitli yollara başvurur. Yazarın amacını gerçekleştirmek, düşüncesini inandırıcı kılmak için başvurduğu yollara düşünceyi geliştirme yolları denir. Düşünceyi geliştirme yolları tanımlama, karşılaştırma, örneklendirme, tanık gösterme, benzetme ve sayısal verilerden yararlanmadır.
Tanımlama
Yazarlar yazılarında anlatmak istedikleri kavramları daha belimin hâle aetirebilmek için tanım cümleleri parçada tanımlama yapılmış demektir. Bütün paragrafın tanım olması gerekmez.
Örnek:
Stendhal, 1804’te Pauline’e yazdığı bir mektupta şöyle diyor: “… Gündelik sözcüklere verdiğimiz değişik anlamlar yüzünden yanlış yollara sürükleniyoruz. Sözcüklerin gerçek anlamlarını bulmaya çalışalım. Örneğin; “erdem” sözcüğünün büyük insan toplulukları için yararlı bir şeyler yapmak anlamına geldiğini düşünmek gerek. “Eğitim” sözcüğünün de kişioğlunun kafasını, ruhunu biçimlendirmek olduğunu bellemeli.”
Bu parçada “erdem”in ve “eğitim”in tanımı yapılarak tanımlamaya başvurulmuştur.
Örneklendirme
Yazarın soyut düşüncesini somutlaştırmak, görüşlerini, inandırıcı kılmak için başvurduğu yollardan biri de örneklendirmedir.
Yazar örneklendirmeyi düşüncesine kanıt getirmek için kullanır. Hakkında örnekler verilen bir düşünce daha inandırıcı hâle gelir. Yazar, savunduğu düşünceye herkesin kabul edebileceği bir boyut kazandırır.
Örnek:
Dünya edebiyatında olduğu gibi bizim edebiyatımızda da ölümle ilgili güzel şiirler vardır. Yahya Kemal “ Sessiz Gemi” sinde ölümü limandan ayrılan bir gemiye benzeterek anlatmıştır. Ahmet Haşim’de “Merdiven”in son basamağıdır ölüm. Cahit Sıtkı ise “Otuz Beş Yaş” a sığdırmıştır ölümü. Herkesin ilgiyle okuduğu, daha ismi aklıma gelmeyen yüzlerce şiir…”
Bu parçada edebiyatımızdaki “ölüm” konulu şiirlerden bahsedilmiş ve Yahya Kemal, Ahmet Haşim ve Cahit Sıtkı’nın şiirleri örnek olarak verilmiştir.
Karşılaştırma
Birden çok nesne, kavram, durum arasındaki benzerliklerin ve karşıtlıkların sıralanmasına karşılaştırma denir. Yazar anlatmak istediği fikre ulaşmak için bu yolu dener, düşüncesini geliştirir. Böylece anlatmak istediği düşünceye ulaşır. Karşılaştırma yapılan bir parçada “ne var ki, buna karşılık, oysa, ise” gibi karşılaştırma sözleri çokça görülür. “Bu böyledir, şu ise şöyledir.” üslubu hâkimdir.
Arı, on binlerce yıldır aynı işi kusursuz biçimde yapar. Düzgün, geometrik ölçülerle peteğini örer ve topladığı bin bir çiçek tozundan, bir kimya laboratuvarının imbiklerinden daha üstün biçimde balını süzer. Oysa insanoğlu uğraştığı on binlerce işi binlerce yıldır giderek geliştirmekte ve hâlâ en kusursuza ulaşmaya çalışmaktadır, işte insan budur.
Bu parçada “arı” ile “insan” karşılaştırılmıştır.
Tanık Gösterme
Anlatılmak istenen bir düşünce başkalarının görüşlerinden yararlanılarak da geliştirilebilir. Tanık göstermede herkesin görüşlerinden yararlanmak mümkün değildir. Görüşlerine başvurulan kişinin o alanda uzman, yetkili, söz sahibi birinin olması gerekir. Yazar, tanık göstermeye düşüncesini inandırıcı kılmak için başvurur. Tanık göstermede yazar önce kendi görüşlerini ortaya koyar sonra da tanık göstereceği kişinin düşüncesini aktarır. Bir yazıda tanık göstermeden söz edilebilmesi için kişiden mutlaka alıntı yapılmalıdır. Genellikle bu söz tırnak içinde verilir. Alıntı yapılmamışsa tanık göstermeden söz edilemez.
Örnek:
“Susuzluk” şiirini herkesin yüksek sesle bir defa daha okumasını öneriyorum. Bu şiirde kendinizin olduğunu, kendinizi bulacağınızı eminim göreceksiniz. Belki de bu şiiri şair yazmasaydı siz yazacaktınız. Şair ne yazık ki “Susuzluk”u benden önce yazmış diyeceksiniz. Akbal’ın dediği gibi: “Susuzluk’ta susadığınız hisleri buluyorsunuz. Yıllardır ulaşamadığınız ama sizin olan hisleri.”
Bu parçada yazar “Susuzluk” şiirinin içten ve başarılı bir şiir olduğunu anlatmak istiyor. Bunu inandırıcı kılmak için Akbal’ın da kendi fikrinde olduğunu bildiriyor. Yani Akbal’ı tanık gösteriyor.
Benzetme
Aralarında ortak yön bulunan iki kavramdan nitelikçe zayıf olanın güçlü olana benzetilmesidir. Benzetme, anlatıma güç ve çekicilik kazandırmak için kullanılır. Bir varlık anlatılırken benzetme yoluyla diğer bir varlığın özelliklerinden yararlanılır.
Örnek:
Demiryolu boyunca katarlarıyla uzanmış bir kara makine, eski zaman canavarlarını andırıyordu. Yorulmuş bir koca dev gibi hırıltılarla sanki zorlukla hareket ediyordu. Zifiri karanlığı delen tepegöz ışığı, etrafı gündüz gibi aydınlatıyordu. Etrafına korkular salmak istercesine her eklem yerinden bir buhar demeti fışkırıyordu. Bu karlarla kaplı kış akşamında istasyona ulaşan bu lokomotif demirden bir makineden daha çok uzun süren bir çakal saldırısını savmış bir yorgun canavarı hatırlatıyordu.
Bu parçada tren, eski zaman canavarlarına, yorulmuş koca bir deve, yorgun bir canavara benzetiliyor.
Sayısal Verilerden Yararlanma
Yazar, düşüncesini inandırıcı kılmak için ele aldığı konuyla ilgili araştırma sonuçları, istatistik! bilgiler vb. sayısal verilerden yararlanabilir. Bunda amaç, bir görüşü kanıtlamak, okuru ikna etmektir.
Örnek:
Eleştirmenlerimizin eleştiriyi yan meslek olarak algılamaları bilinen bir gerçek ama işin korkutucu boyutu birçok kimsenin ilgisini çekmiyor. Eleştirmenlerimizin yüzde 83’ünün ekmeğini kazandığı mesleği eleştirmenlikle ilgisiz: Yüzde 33’ü ticaretle uğraşıyor, yüzde 10’u tekstilci, yüzde 4O’ı doktor, çok az bir kısmı da yazar. İşin en ürkütücü yanı da aydınlarımızın yüzde 72’sinin, eleştirmenlerin eleştiri dışında işler yapmalarını oldukça doğal karşılamaları. Sanki bu durum eleştiriyi olumsuz yönde etkilemezmiş gibi.
Parçanın Anlatımında Yararlanılan Duyular
Bazı sorularda parçanın anlatımında hangi duyulardan yararlanıldığı sorulmaktadır. Biliyoruz ki insanların beş duyusu vardır: görme, koklama, tatma, işitme ve dokunma. Duyularla ilgili soruların çözümü oldukça basittir. Duyularla ilgili sorularda parçayı oluşturan cümlelerin içindeki kelimelerin anlamlarını hangi duyumuzla algılayabildiğimize dikkat etmemiz gerekir.
Örnek:
Kalp şeklinde eflatun, metal bir kutuydu. Üzeri buruşturulunca çıtırdayan bir jelatinle kaplıydı. Kutu sıcaktı ve çok güzel kokuyordu. Kutunun içinde çok lezzetli yiyecekler olduğundan emindim.
Bu parçada birinci cümlede görme duyusundan, ikinci cümlede işitme duyusundan, üçüncü cümlede dokunma ve koklama duyularından dördüncü cümlede ise tatma duyusundan yararlanılmıştır.
Örnek Çıkmış Soru (2007 – OKS) :
Çobanlar, kırmızı kayalıkların dibine yumuşak bakır toprağın ve bin yıllık baharın üstüne kepeneklerini atıp gölün kıyısına fırdolayı otururlar: Daha gün doğmadan Ağrı Dağı’nın harman olmuş yalap yalap yanan yıldızlarının altında kavallarını bellerinden çıkarıp Ağrı Dağı’nın öfkesini çalmaya başlarlar.
Paragrafta hangi duyumuzla ilgili bir ayrıntı yoktur?
A ) Dokunma
B ) İşitme
C) Koklama
D) Görme
Çözüm :
“Kırmızı kayalıklar” sözünden görme, “yumuşak bakır toprağın” sözünden dokunma, “kavallarını çalmaya başlarlar” sözünden işitme duyusuyla ilgili ayrıntının olduğunu söyleyebiliriz. Ancak parçada koklama duyusuyla ilgili bir ayrıntıya yer verilmemiştir. Cevap C seçeneğidir.
Parçanın Anlatımıyla İlgili Kavramlar
Doğallık: Yapmacıksız, günlük yaşantıda olduğu gibi, süs ve özentiden uzak olma demektir.
Duruluk: Anlatımın gereksiz sözlerden, ayrıntılardan, uzatmalardan arındırılmış olmasıdır. Eğer bir cümleden bir sözcük ve sözcük grubu çıkarıldığında cümlenin anlamı bozulmuyorsa o cümle duru değildir.
Akıcılık: Bir yazının kolay okunabilir, sürükleyici olma niteliğidir. İyi düzenlenmiş, çeşitlilik özelliği taşıyan, okuyucuyu saran yazılarda akıcılık niteliği vardır.
Özlülük: Duygu ve düşüncelerin en az sözcükle en kestirme yoldan anlatılmasıdır. Atasözleri, özdeyişler özlü anlatımın en tipik örnekleridir.
Özgünlük: Anlatımı ile başkalarından ayrılan, başkalarına benzemeyen, yeni ve değişik olan yazıların özelliğidir. Özgünlük niteliğine ulaşmış yazılar, yazarın kişisel anlatım özelliklerini taşır, taklitten uzaktır.
Tutarlılık: Birbiriyle çelişen düşünceler ileri sürmeme, sık sık düşünce değiştirmeme demektir.
Parçanın Anlam Yönü
Parçanın Konusu
Konu, paragrafta yazarın üzerinde en çok durduğu kavram ya da kavramlardır. Bu kavramlar, bir durum, olay, sorun, duygu, düşünce, sezgi ile ilgili olabilir. Yani konu olarak her şey paragrafa girebilir.
Konu paragrafa sorulan “Yazar ne anlatıyor, neyden söz ediyor?” sorularının cevabıdır. Bunu, bir paragrafta en çok neyden söz ediliyorsa konu odur, şeklinde de ifade edebiliriz.
Örnek:
“Türkiye eski eserlerle dolu bir ülkedir. Ülkenin her yerinde tarihî bir harabe, eskiden kalma bir eser vardır. Köylerde, kasabalarda bile yeni binalar, oteller, meydanlar, kitaplıklar onların çevresinde kurulmalıdır. Mesele eski eserleri değerlendirmeyi bilmektir. İyi kullanıldığı takdirde eski eserler, yeni yapılar arasında vitrine konulmuş mücevherler gibi parlar.”
Bu parçanın konusu “ülkemizdeki eski eserler” dir.
Örnek Çıkmış Soru (1992-FL):
Şiir değiştirir insanı. Bir okuyucu sevdiği şairi tanımadan başka tanıdıktan sonra başka insandır. Çok sevdiğiniz, hoşunuza giden şiirlerle ilk karşılaşmanızı düşünün. Gece ise uykunuz açılmıştır. Bir daha, bir daha okumak, ezberlemek, yakınlarınıza dinletmek istersiniz okuduğunuz şiiri. Yaşama istekleriniz artmıştır. Bir coşku, bir katkıdır yaşamınıza. Artık değişmiş, zenginleşmiştir yaşamınız.
Paragrafın konusu nedir?
A) Şiirin insan hayatını etkilediği
B) Şairleri tanımak gerektiği
C) Şiir okumanın bir ihtiyaç olduğu
D) Şiirin hoşça vakit geçirttiği
Çözüm :
Bir paragrafın konusunu bulmak için “Yazar bu paragrafta neyden bahsediyor?” sorusunu sorarız. Bu paragrafta yazar, sevilen bir şiirin insan hayatını nasıl etkilediğinden bahsediyor. Cevap A
Konu, bazen bir şiir parçası verilerek de sorulabilir.
Örnek Çıkmış Soru (1998-LGS):
Bir güvercin kanadında okşuyorum
Göklerin maviliğini
Serçelerin cıvıltısıyla siniyor içime,
Ağaçların yeşilliği,
Bulutların ipek gölgesi
Çocukların yüzünde ışıldıyor.
(Cahit Sıtkı Tarancı)
Şiirin konusu ne olabilir?
A) Doğanın önemi
B) Çocuk sevgisi
C) Yaşama sevinci
D) Özgürlük isteği
Çözüm :
Şair, bu şiirde göklerin maviliğinden, ağaçların yeşilliğinden, serçelerin cıvıltısından, çocukların yüzlerinin ışıldamasından kısacası yaşamın güzelliklerinden söz ederek yaşama sevincini anlatıyor. Doğru cevap C seçeneğindedir.
Parçanın Başlığı
Başlık, paragrafın konusunun bir ya da birkaç sözcükle ifade edilmesidir. Dolayısıyla bir paragrafın başlığının bulunabilmesi için konusunun belirlenmesi gerekmektedir.
Örnek:
Almanya’da yaşayan bir dostumun evindeyim. Dedi ki: Komşum emekli bir Alman, bahçesinde yetiştirdiği çileklerden getirdi. Geçenlerde ev turşumdan vermiştim ona, şaşırmıştı. Ne de olsa alışık olmadığı bir durum. Bunlar böyle böyle alıştırılmak yardımseverliğe. Neyse ki benim komşum binlerine karşılıksız bir şeyler vermeye alışıyor. Şimdilik hiç olmazsa bana.
Bu parçada yazarın, bir dostuyla Alman komşusu arasındaki yardımseverlik konusu anlatılıyor. O hâlde bu parçaya “Yardımseverlik” başlığı verilebilir.
Parçanın Ana Düşüncesi
Ana düşünce bir yazının yazılmasına neden olan ve yazının temelini oluşturan düşüncedir. Ana düşünceyi bulmak için önce o yazının konusu tespit edilmelidir. Tespit edilen konunun yazar tarafından yorumlanmasına, yazarın o konuyla ilgili yazıdaki düşüncesine “ana düşünce” denir.
Ana düşünce şu cümlede bulunur demek doğru değildir. Yazının başında, sonunda veya herhangi bir yerinde bulunabilir.
Ana düşünceyi veren cümleler kesin bir yargı bildirir, açık ve anlaşılır bir anlam taşır. Ana düşünce, parçada sözü edilenleri en kapsamlı bir biçimde bildirir. Parçada olmayan konular ana düşünce içinde yer alamayacağı gibi parçanın bir kısmını bildiren cümleler de ana düşünceyi vermez.
Bir yazıdaki “bence, bana öyle geliyor ki, bundan da anlaşılıyor ki, böylece, o hâlde, bana göre, ama, fakat, oysa, önemli olan, sonuç olarak, kısaca, kanımca, özetlemek gerekirse…” gibi sözler okuru ana düşünceye götürür.
Ana düşünce soruları çok değişik soru kalıpları ile karşımıza çıkabilir. Şimdi değişik örneklerdeki ana düşünceleri bulmaya çalışalım.
Örnek:
“Vaktiyle bir balıkçı günlerce deniz- de kalır. Döndüğünde mahalle halkına başından geçenleri öyle güzel anlatır ki herkes onun perikızları, deniz kızlarıyla gerçekten içli dışlı olduğuna inanır; anlattıklarını büyük bir heyecanla dinler. Ancak bir gün balıkçı denizin ortasında bir ada, adanın kıyısında gerçek peri kızlarıyla, deniz kızlarını görmez mi? O gün mahalleye asık bir suratla döner. “Haydi anlatsana, neler gördün?” diyenlere, yorgun ve isteksiz “Hiç.” der. “Bugün bir şey görmedim.”
Bu parçada yazar bir olayı anlatarak o olaydan bizim bir sonuç çıkarmamızı istiyor. Bazı sorularda ana düşünce bu yazıda olduğu gibi yazının bütününde verilebilir, bizden bir sonuç çıkarmamız istenebilir. Bu yazının ana düşüncesi olarak “Bir olayın gerçeğini anlatmak, onun hayalini anlatmak kadar tat vermez.” cümlesini söyleyebiliriz.
Örnek:
Bir zamanlar bir bahçıvanın yanında çalışıyordum. Bahçıvan, bir defne ağacını budamamı istedi. Ağacın küre biçiminde olması gerekiyordu. Ben hemen fazla uzamış filizleri kesmeye başladım. Ama bir defa bir yanını, bir defa öbür yanını fazla kesiyordum. Sonunda ortaya bir küre çıktı ama çok küçüktü. Bahçıvan düş kırıklığıyla ‘Çok güzel! Bu bir küre, ama defne ağacı nerede?’ dedi. Bu durum şiirde de böyledir.”
Bu parçada yazar bir olayı anlatmış, bu olaydan çıkarılacak sonucun şiirde de geçerli olduğunu son cümlede söylemiştir. Yani yazar bu olayda anlatmak istediği düşünceyi şiir için anlatmıştır. Yazarın bu parçada anlatmak istediği “Bir şiirde biçimle uğraşırken şiirin içeriğini de korumalıyız.” fikridir.
Örnek:
“Çeviri yapılırken bir cümledeki sözcüklerin değil bütün cümlenin Türkçedeki karşılığını aramak gerekir. Yazarın kullandığı sözcüklere bağlanmak, onların hepsine illa bir karşılık bulacağım demek boştur. Yazarın meramını kavrayıp dilimizde onu anlatmaya çalışmak gerekir. Çeviri, sadece sözcüklerin karşılığını koymak değildir, dilde bir yaratma işidir.”
Bu parçada yazar söylemek istediklerini önce söylemiş, son cümlede de bir sonuca bağlamıştır. Dolayısıyla bu son cümle yazının ana düşüncesidir.
Bir parçada yazar konuyla ilgili örnekler veriyorsa, ana düşüncenin bu örneklerden önce olma olasılığı vardır. Yazıdaki örnekler, yazının ana düşüncesi değil ama düşüncenin daha iyi anlaşılması için söylenmiş yardımcı düşünceleridir. Bunun için örneklerden önceki cümlelere dikkat edilmelidir.
Örnek:
“Sanat insanları birbirine yaklaştıran bir İL etkinliktir. Yunus’u sevmek için Türk, B Hugo’yu sevmek için de Fransız olmak gerekmez. Onların konuştukları dil, BF aşktır, umuttur, güzelliktir. Bir hikâyede, romanda, şiirde her şeyden önce bir insan yüreğinin atışları duyulmalıdır. Önemli olan bu “yürek atışlarını” ruhumuzda hissedebilmemizdir.
Bu parçanın ana düşüncesi, sanatın insanların hepsine seslenen ortak, evrensel bir dil olduğudur. Yazar bu düşüncesini örneklendirmek için Yunus ve Hugo’dan bahsetmiştir.
Parçanın Yardımcı Düşünceleri
Bir paragrafta ana düşüncenin yanında ana düşünceyi destekleyen ona belirginlik kazandıran yardımcı düşünceler de yer alır. Yardımcı düşüncenin sayısı bir ya da daha fazla olabilir. Parçadaki yardımcı düşünceler ana düşünceyle aynı doğrultuda olur, ana düşünceyi kuvvetlendirir, inandırıcı hâle getirmeye yarar.
Yardımcı düşünceyle ilgili sorular sınavlarda çoğu zaman olumsuz biçimde; “değinilmeyen, üzerinde durulmayan, parçadan çıkarılamayan vb.” şeklinde sorulur.
Bu tür sorulardaki olumsuz ifadelerin altı daima çizilir.
Şimdi bir örnekle bir paragraftan çıkarılabilecek ve çıkarılamayacak yargıları bulmaya çalışalım.
Örnek:
“Sözünü ettiğimiz kitapta şair biyografisini vermemiş. Demek ki şairin bir politikası var: Şiirleriyle okuyucu arasına kendini koymak istemiyor. Hatta böyle yapmakla bu işi biraz aşırılaştırıyor. Şair kendi şiirinden çekiliyor. Böylece okuyucu çoğu zaman görülen hataya, şaire göre şiir okumaya, düşmemiş oluyor. Bunlar birlikte düşünüldüğünde itiraf etmeliyim ki özgün bir düşünce, özgün bir kitap.”
Bu parçada çıkarılabilecek yargılar:
> Şair kitabına biyografisini almamıştır.
> Okurlar çoğunlukla “şaire göre şiir okuma” hatasına düşebiliyorlar.
> Biyografisini yazmamasının nedeni okuyucuyla şiiri aracısız buluşturmaktır.
> Şair, okuyucunun şaire göre şiir okumasının önüne geçmiş oluyor.
> Bu eser, bütün özellikleriyle özgün bir kitaptır.
Bu parçadan çıkarılamayacak yargılar:
> Şairin biyografisini bilmek şiirin iyi anlaşılmasını sağlar.
> Şairin amacı biyografisini okuyucuya ulaştırmaktır.
> Okuyucunun amacı, şairin biyografisine ulaşmaktır.
> Şair, okuyucunun şiire bakarak yazara ait bilgiler çıkarmasının önüne geçmiş oluyor.
> Bu eserde özgün bir kitap tanıtılmaktadır.
Yardımcı düşünce soruları kolaydır. Çünkü bizden parçada olmayan, sözü edilmeyen bir cümleyi bulmamız istenmektedir. Üç seçenekte bulunan düşünceler parçanın içinden hafif değiştirilerek ifade edilmiştir. Ama cevap seçeneğindeki düşünce parçada olmayan bir düşüncedir.
Örnek Çıkmış Soru (2007-OKS):
Bana özgü, sana özgü, ona özgü davranışlar öylesine az ki. Yaşam deyince ortada herkesçe bilinenler, herkesçe söylenenler, herkesçe istenenler, yapılanlar var yalnızca. Tek bir kaygı kol geziyor: “Başkası ne der?”
Paragrafta aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Kişilerin niçin başkalarına benzer davranışlar sergilediklerine
B) Taklitçi yaşamın alışkanlığa dönüştüğüne
C) Toplumsal kabullerin bireysel yönelimleri etkilediğine
D) Yaşamın, insanı zamanla olgunlaştırdığına
Çözüm :
Bu parçada, kişilerin başkalarına benzer davranışlar sergilediklerine, bu taklitçi yaşamın alışkanlığa dönüştüğüne, toplumdaki bu genel kabullerin bireyi etkilediğine değinilmiştir. Ancak bu parçada ne zaman kavramına ne de zamanın insanı olgunlaştırdığına değinilmiştir. Bu sorunun doğru cevabı D seçeneğidir.
Örnek Çıkmış Soru (2005-OKS):
Sağlık” insanın en büyük zenginliğidir. Sağlığı “1” ile; sahip olunan para, statü şöhret gibi değerlerin her birini de “0” ile gösterirsek, her insan için ayrı sayılar ortaya çıkar. Ancak “1” rakamını ortadan kaldırırsak elimizde yalnızca sıfır kalır.
Paragraftan aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılmaz?
A) Sağlığın değerini, onu kaybedince anlarız.
B) Sağlık, insan yaşamını anlamlı kılar.
C) Sağlıklı oldukça birçok değere sahip oluruz.
D) Sağlık, bütün değerlerin üstünde tutulmalıdır.
Çözüm :
Bu parçada sağlığın kaybedilmesinden hiç söz dilmemiştir. Dolayısıyla bu parçada “Sağlığın de- erini, onu kaybedince anlarız.” yargısına ulaşamayız. Cevap A’dır.
Örnek Çıkmış Soru (2005-OKS) :
Övmek, çocukta bir ışık yakmaktır. Azarlamak ise yanan ya da yanabilecek durumda olan bu ışığı söndürmek onun duygu, düşünce evrenini karanlığa boğmaktır. Çocuğunu azarlamaya alıştırmadan büyütmeyi başarabilen anne babalar gerçekten büyük, saygıdeğer eğiticilerdir.
Parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A) Çocuğun geleceğinin doğru eğitimle şekillenebileceği
B) Eğitimde, ödülün cezadan daha etkili olduğu
C) Çocuğun özgür düşünmesinin sağlanması gerektiği
D) Çocuğun her şeyi ilk olarak ailesinden öğreneceği
Çözüm :
Bu parçada, çocuğun ilk eğitiminin ailede başladığı, her şeyi ilk olarak ailede öğreneceği yargısı yoktur. Dolayısıyla çocuğun her şeyi ilk olarak ailesinden öğreneceği, yargısı bu parçadan çıkarılamaz. Cevap D’dir.
Parçayı Karşılayan Soruyu Bulma
Bu tip paragraf sorularında bizden cevap niteliğinde olan paragrafın hangi soruya karşılık olarak söylenmiş olabileceği sorulmaktadır.
Dikkat edilmesi gereken iki önemli nokta vardır. Birincisi parçanın ilk cümlesinin sorulan sorudan sonra okunduğunda soru ve cümlenin uyum içinde olması, birbirini takip etmesidir. İkincisi birincisinden daha önemlidir. Bu da paragrafın ana düşüncesinin sorulan soruyla uyum içinde olması, sorunun cevabı niteliğinde olmasıdır.
“Bir taslak falan hazırlamam. Olayları aklımda tutabileceğimi kestiririm, sonra da beni şaşırtabilecek olaylar çıkmasını, karakterlerin canlanıp konuşmalarını umarım bunun yanında nereye gideceğimi bilmeden de bir kitaba başlamam. Onun için kitabı gevşek bir çeşit dizgin altında tutmayı yeğlerim.”
Bu örnek metnin ilk cümlesinde taslak falan hazırlamam, denmiş. Demek ki yazar kitap yazarken hazırlık yapıp yapmadığını ya da hangi hazırlıkları yapmadığını hangi hazırlıkları yaptığını anlatmış. Dolayısıyla yazara “Kitap yazarken hazırlık yapar mısınız, yazarken hangi hazırlıkları yaparsınız?” gibi bir soru sorulmuştur.
Örnek Çıkmış Soru (2005-OKS) :
Sıkılmıştım. Hiçbir amacım kalmamıştı. Zaten yaratıcı bir yazar tekrarlamaz. Kendini tekrarlarsa o zaman hiçbir şey yaratamaz. Ayrıca, yazarlık insanı yalnızlığa itiyor. Fedakarlık istiyor. Sanılanın aksine ben yalnızlığı değil, insanlarla kaynaşmayı seviyorum.
Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine verilmiş bir cevap olabilir?
A) Yazılarınızda tekrara mı düştünüz?
B) Yazarlığa neden son verdiniz?
C) Yazarlık sizi yalnızlığa mı itti?
D) Yaratıcı yazılar yazmak sizi zorladı mı?
Çözüm :
Yazar, bu parçada yazarlığa son vermesinin nedenlerini sıralamıştır. Yazmaktan sıkıldığını, bir amacının kalmadığını, kendini tekrarlamaya başladığını ayrıca yazarlığın insanı yalnızlığa ittiğini söyleyerek “Yazarlığa neden son verdiniz?” sorusuna cevap veriyor. Cevap B seçeneğidir.
Sevgili öğrencilerim; 8. Sınıf Cümle Türleri konu anlatımı şimdilik bu kadar. 8. Sınıf Paragrafta Anlam (ya da Parçada Anlam) konusu hakkında tüm yanlış ve eksiklikleri lütfen iletişim formu ile bize bildirin. Şimdiden iyi çalışmalar. Bu konu ile ilgili çıkmış soruları da içeren test mi çözmek istiyorsunuz. Neden Türkçeci Mobil Uygulamasını denemiyorsunuz?
Türkçeci mobil uygulaması hakkında daha geniş bilgi için buraya tıklayabilirsiniz.