İkinci Yeni Şiiri: Anlamı Kapalı, Gönlü Açık Şairler ve Bilmeniz Gereken Her Şey
İkinci Yeni Nedir? Neden Bu Kadar Farklı?
İkinci Yeni, 1950’li yıllarda Garip (Birinci Yeni) akımına tepki olarak ortaya çıkan, şiirde anlamı ve hikâyeyi geri plana iterek, dilin kendisini merkeze alan bir edebi akımdır. Şairler, günlük konuşma dilinden uzaklaşarak, imgelerle dolu, soyut, kapalı ve kendine özgü bir anlatım tarzı benimsemiştir. Bu akım, şiiri basitlikten kurtarıp, onu yeniden “yüceltmeyi” amaçlamıştır.
İkinci Yeni’nin Doğuşu: Neden “İkinci”?
Merhaba gençler, edebiyatın en cool, en kafa karıştırıcı ama en derin akımına dalıyoruz: İkinci Yeni! Adı üstünde “İkinci” olması, bir “Birinci”nin varlığını işaret ediyor. Peki o Birinci kimdi? Tabii ki Orhan Veli, Melih Cevdet ve Oktay Rifat’ın başını çektiği Garipçiler.
Garipçiler, şiiri sokağa indirdiler, “Manasız kelimelerden şiir olur mu?” dediler ve şiiri basit, sade bir hale getirdiler. Günlük dille, sıradan insanları anlattılar. Ama bir süre sonra, bazı genç şairler bu basitlikten sıkıldı. Onlara göre şiir, bu kadar yalın olmamalıydı; şiir bir sanat eseriydi, bir şifreydi, bir rüyaydı!
İşte tam bu noktada, 1950’lerde, Cemal Süreya, Turgut Uyar ve Edip Cansever gibi dev isimler sahneye çıktı ve dediler ki: “Hayır, şiir sadece bakkal hesabı değildir. Şiir, anlaşılmak zorunda değildir, hissedilmek zorundadır.” Ve böylece İkinci Yeni doğdu. Yani akımın çıkış noktası, Garipçilerin (Birinci Yeni) aşırı sadeliğine bir başkaldırıdır.
İkinci Yeni Şiirinin 6 Temel Özelliği (Aykırı Duruş)
İkinci Yeni şiirini anlamak için, bu şairlerin kafasının nasıl çalıştığını görmemiz lazım. Onlar, şiirde bildiğimiz her kuralı tersine çevirdiler. Gelin, bu aykırı duruşun temel taşlarına bakalım:
1. Anlamı Öldürmek: Şiir Anlatılmaz, Hissedilir!
İkinci Yeni’nin en belirgin özelliği, anlamın kapalı olmasıdır. Şairler, okuyucunun şiirde tek bir anlam bulmasını istemezler. Hatta Cemal Süreya, “Şiir, düzyazı gibi okunduğu zaman anlaşılmamalıdır” der. Bu, şiiri bir bulmacaya, bir rüyaya dönüştürür. Her okuyan, kendi ruh haline göre farklı bir anlam çıkarır. Bu durum, eleştirmenler tarafından en çok tartışılan yön olmuştur.
2. İmge ve Soyutlama: Kelimelerle Dans
Bu şairler için kelimeler, sadece anlam taşıyan araçlar değil, aynı zamanda görselleştiren nesnelerdir. Şiirde bolca şaşırtıcı ve daha önce hiç kullanılmamış imgeler kullanırlar. Mesela, “Mor külhanî” (Ece Ayhan) ya da “Gül yanaklı akşam” gibi alışılmadık söz grupları kurarlar. Amaç, somut olanı bile soyut bir algıya dönüştürmektir.
3. Dilde Yenilik ve Söz Dizimini Zorlama
İkinci Yeniler, dilin sınırlarını zorlamayı çok severler. Türkçenin kurallarını esnetirler, hatta bazı kelimeleri kasten yanlış kullanırlar ya da hiç var olmayan kelimeler türetirler (Cemal Süreya’nın ünlü eseri Üvercinka gibi). Amaçları, okuyucuyu şaşırtmak ve dilin estetik yönünü ön plana çıkarmaktır.
4. Bireyin İç Dünyası ve Yalnızlık Teması
Toplumsal meseleler (siyaset, yoksulluk vb.) bu şiirde neredeyse hiç yoktur. İkinci Yeniler, bireyin iç dünyasına, bunalımlarına, yabancılaşmasına ve yalnızlığına odaklanır. Şehir hayatının karmaşası içinde kaybolan modern insan, onların temel konusudur. Aşk da işlenir, ama bu aşk genellikle soyut ve acı vericidir.
5. Geleneği Reddetme (Özellikle Vezin ve Kafiye)
Garipçiler gibi İkinci Yeniler de vezin (ölçü) ve kafiyeyi reddederler. Serbest şiiri benimserler. Ancak Garipçilerin aksine, onlar halk şiirinden veya Divan şiirinden de yararlanmazlar. Tamamen özgün, kendi biçimlerini oluştururlar.
6. Sürrealizm ve Dadaizm Etkisi
Bu şairler, Batı’daki Sürrealizm (Gerçeküstücülük) ve Dadaizm akımlarından etkilenmişlerdir. Yani mantığı ve aklı bir kenara bırakıp, bilinçaltını, rüyaları ve rastlantısallığı şiire taşımışlardır. Bu da şiirlerinin neden bu kadar kapalı olduğunu açıklar.
İkinci Yeni’nin Dev Şairleri ve Akımın Temsilcileri
İkinci Yeni’yi İkinci Yeni yapan, birbirinden farklı ve güçlü seslerdir. Bu şairlerin her biri, akıma kendi özel damgasını vurmuştur. Eğer şiir sınavına hazırlanıyorsak, bu isimleri ve lakaplarını mutlaka bilmeliyiz:
| Şairin Adı | Akıma Katkısı ve Lakabı | Önemli Eserlerinden Biri |
|---|---|---|
| Cemal Süreya | Akımın en lirik ve duygu yüklü ismidir. Dili en çok zorlayan ve ironiyi en iyi kullananlardandır. | Üvercinka |
| Turgut Uyar | Bireyin yalnızlığını, kentteki yabancılaşmayı ve toplumsal eleştiriyi en derin işleyen isimdir. | Göğe Bakma Durağı |
| Edip Cansever | “Şiiri bir dramatik monolog” olarak gören, eşyaları ve mekânları şiire dahil eden usta. | Yerçekimli Karanfil |
| İlhan Berk | Sürekli kendini yenileyen, kelimelerin görsel gücünü en çok kullanan şair. | Kül |
| Ece Ayhan | Akımın en kapalı, en zor anlaşılan ve en aykırı sesidir. Tarihi ve toplumsal olayları bile soyutlar. | Kınar Hanım’ın Denizleri |
| Sezai Karakoç | İkinci Yeni’nin İslami mistisizmle harmanlanmış, metafizik yönünü temsil eden önemli bir isimdir. | Mona Rosa |
İkinci Yeni ve Birinci Yeni (Garip) Karşılaştırması
Gençler, sınavda en çok karıştırılan ve sorulan kısım burasıdır. İkinci Yeni’yi tam olarak anlamak için, onun tam zıttı olan Garipçilerle arasındaki farkları netleştirelim. Sanki iki farklı gezegenden bahsediyoruz:
| Özellik | Garipçiler (Birinci Yeni) | İkinci Yeniler |
|---|---|---|
| Dil ve Üslup | Sade, yalın, günlük konuşma dili. | Kapalı, soyut, imgelerle yüklü, dilin kuralları zorlanır. |
| Amaç | Şiiri halka indirmek, sanatı basitleştirmek. | Şiiri yüceltmek, sanatı sanat için yapmak. |
| Temalar | Günlük yaşam, sıradan insanlar, toplumsal eleştiri, mizah. | Bireyin yalnızlığı, yabancılaşma, aşk, bilinçaltı, soyutlama. |
| Şiir Anlayışı | Anlaşılırlık önemlidir. | Anlaşılırlık önemli değildir, hissedilmek esastır. |
Peki, İkinci Yeni Neden Eleştirildi?
Her yenilikçi hareket gibi, İkinci Yeni de çıktığı anda büyük tepki çekti. Eleştirilerin temelinde şu maddeler yatıyordu:
- Halktan Kopukluk: Şiirleri o kadar kapalıydı ki, sıradan okuyucu bu şiirleri anlayamıyordu. Eleştirmenler, “Bu şiir sadece şairlerin kendi aralarında konuştuğu bir dil” diyerek akımı “elitist” olmakla suçladılar.
- Aşırı Soyutlama: Şairler, anlamı o kadar geri plana attılar ki, bazı eleştirmenler bu metinlerin şiir değil, sadece “anlamsız söz yığınları” olduğunu iddia ettiler.
- Dilin Bozuluşu: Söz dizimini ve dilbilgisi kurallarını kasten ihlal etmeleri, Türkçeyi bozdukları yönünde tepkilere neden oldu.
Ancak tüm bu eleştirilere rağmen, İkinci Yeni, Türk şiirinin en derin ve en kalıcı akımlarından biri oldu. Çünkü bu şairler, şiirin sadece anlamdan ibaret olmadığını, aynı zamanda bir duygu ve imge yaratma sanatı olduğunu kanıtladılar.
İkinci Yeni’nin Türk Edebiyatına Kalıcı Etkisi
İkinci Yeni, 1950’lerin sonundan 1960’ların ortalarına kadar zirvede kalmasına rağmen, etkisi asla bitmedi. Türk şiirine getirdiği en büyük miras, dili ve imgeyi merkeze alması oldu.
Bu akım sayesinde, sonraki kuşak şairler (özellikle 1970 sonrası) şiir yazarken çok daha özgür davrandılar. Artık şiirde kafiye veya vezin zorunluluğu yoktu. Hatta şiirde bir hikâye anlatma zorunluluğu da kalmamıştı. Şiir, bir keşif alanı haline geldi.
Özellikle Cemal Süreya’nın samimi ve ironik dili, Turgut Uyar’ın derinlikli yalnızlık teması ve Edip Cansever’in nesnelerle kurduğu ilişki, günümüz modern şiirinde hala yankılanmaktadır. Kısacası, İkinci Yeni, Türk edebiyatının yönünü değiştiren, şiiri dar kalıplardan kurtaran bir devrimdi.







