Şiirin Gizemli Dili: Sembolizm (Simgecilik) Akımı ve Sırları
Merhaba Gençler, Bugün Sisli Bir Dünyaya Dalıyoruz: Sembolizm Nedir?
Merhaba gençler! Türkçe ve edebiyat derslerinin en gizemli, en sisli konularından birini, yani Sembolizmi (Simgecilik) masaya yatırıyoruz. Hazır mıyız, haydi başlayalım!
Sembolizm (Simgecilik), 19. yüzyılın sonlarında Fransa’da, özellikle şiirde Realizm ve Parnasizm akımlarına tepki olarak doğan edebî bir akımdır. Bu akımın temel amacı, dış dünyanın gerçeklerini olduğu gibi aktarmak yerine, sanatçının ruhunda yarattığı izlenimleri, duygusal derinlikleri ve soyut düşünceleri simgeler (semboller) aracılığıyla kapalı ve örtük bir dille ifade etmektir. Sembolistler için şiir, anlamaktan çok hissedilmesi gereken bir müziktir.
Sembolizmin Doğuşu: Neden Her Şey Kapalı Kapılar Ardında?
19. yüzyılda edebiyatta iki büyük akım hüküm sürüyordu: Realizm ve Parnasizm. Bu akımlar, her şeyi net, somut ve objektif anlatmayı seviyordu. Realistler hayatı fotoğraf çeker gibi anlatırken, Parnasistler şiirde bile duygudan kaçıp kusursuz şekle odaklanıyordu. İşte tam bu noktada Sembolistler sahneye çıktı ve “Yeter artık bu kadar netlik!” dedi.
Sembolistler, duyguların, rüyaların ve iç dünyanın bu kadar açık ve mantıksal bir dille anlatılamayacağına inanıyordu. Onlara göre; güzel bir gün batımını veya derin bir kederi, sadece kelimelerin sözlük anlamlarıyla anlatmak yetersizdi. O duyguyu, okuyucunun kendi hayal gücüyle yeniden yaratması gerekiyordu. Bu yüzden, anlamı direkt vermek yerine, ona giden yolu işaret eden simgeler kullanmayı tercih ettiler. Tıpkı bir bilmece gibi.
Sembolizmin Ana Felsefesi: Şiirde Müzik ve Gizem
Sembolizm, sadece simge kullanmak demek değildir; arkasında çok güçlü bir felsefe yatar. Bu felsefenin iki temel direği vardır:
1. Anlam Kapalı Olmalı (Telkin Yöntemi)
Sembolistler, şiirin bir mesaj verme aracı değil, bir duygu uyandırma aracı olduğunu düşünürler. Bir şair, “Çok üzgünüm” demez; onun yerine, “Yağmurlu bir akşamda, cam kenarında solmuş bir gül” tasvirini yapar. Bu tasvir, okuyucunun zihninde hüznü, yalnızlığı ve kederi otomatik olarak canlandırır. Bu yönteme telkin (çağrıştırma) diyoruz. Şairin görevi, size ne hissedeceğinizi söylemek değil, sizi o duyguya doğru itmektir.
2. Şiirde Müzikalite Ön Planda
Sembolistler için şiir, kelimelerden oluşsa bile, aslında bir müzik eseridir. Şiirin ritmi, uyumu (kafiye ve redif), seslerin tekrarı (aliterasyon ve asonans) anlamdan daha önemlidir. Ünlü sembolist şair Verlaine, “Müzik, her şeyden önce müzik!” diyerek bu durumu özetlemiştir. Şiiri okurken kulağa hoş gelmesi, okuyucuyu bir rüya atmosferine sokması esastır.
- Ahenk (Uyum): Sembolistler, şiirdeki seslerin akışına çok önem verir. Özellikle uzun ünlüler ve yumuşak sessiz harfler tercih edilir.
- Serbest Vezin Eğilimi: Geleneksel vezin kalıpları yerine, müziği ve ritmi daha iyi yansıtacak serbest vezin (ölçüsüz şiir) denemeleri başlar.
- Kafiye: Kafiye, sadece bir ses tekrarı değil, şiirin müziğini destekleyen bir araçtır.
Sembolizmde Sıkça Karşımıza Çıkan Simgeler (Temalar)
Sembolist şairler, iç dünyalarını anlatmak için bazı temaları ve nesneleri sürekli kullanmışlardır. Bu temalar, genellikle gerçeklikten kaçışı, hüznü ve melankoliyi çağrıştırır. Bu simgeleri gördüğümüzde hemen Sembolizm alarmının çalması gerekir:
| Simge (Sembol) | Temsil Ettiği Duygu/Durum | Açıklama |
|---|---|---|
| Akşam / Gün Batımı | Hüzün, Yorgunluk, Ölüm | Günün bitişi, hayatın sona ermesi ve melankoli hissini verir. Ahmet Haşim’in en sevdiği temadır. |
| Sis / Loş Işık | Gizem, Belirsizlik, Kapalılık | Netliğin kaybolması, gerçeklerin gizlenmesi, rüya atmosferi. |
| Sarı / Kırmızı Renkler | Hastalık, Tutku, Can Sıkıntısı | Canlılığı değil, solgunluğu ve iç sıkıntısını ifade etmek için kullanılır. |
| Göl / Durgun Su | Yansıma, İç Dünya, Sessizlik | Şairin kendi ruhunu seyrettiği ayna görevi görür. |
| Yabancı Mekanlar | Gerçeklikten Kaçış (Egzotizm) | Şairin bunaltıcı gerçeklikten uzaklaşma isteği. |
Unutmayın, bu akımda her simgenin tek bir anlamı yoktur. Örneğin, “gül” bir şairde aşkı temsil ederken, başka bir şairde hızla geçen gençliği veya ölümün güzelliğini temsil edebilir. Önemli olan, simgenin metnin bütünüyle yarattığı duygudur.
Dünya Edebiyatında Sembolizmin Öncüleri
Sembolizm, edebiyat dünyasını kökten değiştiren bir akımdır. Bu akımın temellerini atan ve “Lanetli Şairler” olarak da anılan isimleri tanımadan olmaz:
Charles Baudelaire: Kurucu Baba
Baudelaire, Sembolizmin temellerini atan şairdir. En ünlü eseri “Kötülük Çiçekleri” (Les Fleurs du Mal), döneminde büyük tartışmalara yol açmıştır. O, şehir hayatının çirkinliğini, sıkıntısını ve ruhsal çöküntüyü, estetik bir dille anlatmıştır. Modern şiirin kapılarını açan isimdir.
Stéphane Mallarmé: Şiirin Mimarı
Mallarmé, şiiri tamamen soyut bir sanata dönüştürmeye çalışmıştır. Onun şiirleri, bazen o kadar kapalı ve simgeseldir ki, anlamı çözmek için büyük çaba gerekir. O, kelimelerin müzikal tınısını, anlamından daha üstün tutmuştur.
Paul Verlaine: Müziğin Şairi
Verlaine, “Her şeyden önce müzik!” diyen şairdir. Şiirlerinde ses uyumuna, ritme ve akıcılığa verdiği önemle tanınır. Şiirlerinin okunuşu bile, okuyucuyu hafif bir melankoliye ve rüya haline sokar.
Türk Edebiyatında Sembolizmin Yansımaları
Peki, bu sisli ve müzikal akım bizim edebiyatımıza ne zaman ve nasıl girdi? Sembolizm, özellikle iki dönemde Türk şiirini derinden etkilemiştir:
Servet-i Fünûn Dönemi (Tevfik Fikret ve Cenap Şahabettin)
Servet-i Fünûn sanatçıları, Realizm ve Parnasizm etkisinde eserler verse de, özellikle Cenap Şahabettin, Sembolizmin ilk etkilerini şiirimize taşıyan isimdir. Cenap Şahabettin, doğa tasvirlerinde kullandığı renkler ve loşlukla Sembolizme göz kırpmıştır. Ancak bu dönemde şiirin dili hala oldukça ağırdır.
Fecr-i Âti ve Sonrası (Ahmet Haşim)
Sembolizmin Türk edebiyatındaki en güçlü ve en başarılı temsilcisi tartışmasız Ahmet Haşim’dir. Haşim, Sembolizmin tüm kurallarını benimsemiş ve bunu kendi coğrafyamızın duygularıyla harmanlamıştır.
Ahmet Haşim’in şiirine baktığımızda şunları görürüz:
- Akşam Şairi: Şiirlerinin neredeyse tamamında akşam, gün batımı, şafak gibi alacakaranlık vakitleri kullanır. Ona göre şiir, “tanınmayan bir âlem”dir.
- Renkler: Sıkça sarı, siyah, kızıl gibi iç sıkıntısını ve hüznü çağrıştıran renkleri kullanır.
- Göl ve Su: Kendi iç dünyasını yansıtan simgelerdir.
- Arapça ve Farsça Ağırlıklı Dil: Şiirlerinde anlamın netleşmesini istemediği için, ağır ve müzikalitesi yüksek kelimeleri tercih eder.
Haşim’in “Merdiven” şiirini hatırlayın: “Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden…” Bu merdiven, sadece bir basamak yığını değil, aynı zamanda hayatı, yaşlanmayı ve ölüme giden yolu simgeler. Haşim, bu telkin sanatını zirveye taşımıştır.
Diğer Önemli İsimler
Sembolizmden etkilenen ve bu akımın izlerini taşıyan diğer büyük şairlerimiz ise:
- Ahmet Hamdi Tanpınar: Rüya, zaman, musiki ve bilinçaltı temalarını Sembolist bir yaklaşımla işler.
- Cahit Sıtkı Tarancı: Özellikle ölüm ve yaşama sevinci temalarını simgelerle işler.
- Necip Fazıl Kısakürek: İlk dönem şiirlerinde mistik ve ruhsal derinliği Sembolizmden aldığı ilhamla yansıtır.
Toparlayalım: Sembolizm Bize Ne Öğretti?
Sembolizm, edebiyatımıza çok değerli bir miras bıraktı. Bize, kelimelerin sadece anlam taşımadığını, aynı zamanda birer müzik notası, birer renk ve birer duygu yükü olduğunu öğretti. Bir Sembolist şiiri okurken, sözlük anlamlarına takılıp kalmayın. Gözlerinizi kapatın ve o şiirin sizde hangi sesi, hangi rengi ve hangi duyguyu uyandırdığına odaklanın. İşte o zaman Simgeciliğin büyüsünü çözmüş olursunuz!
Haydi şimdi, konuyu iyice pekiştirmek için en çok merak edilen sorulara bakalım.







