Shakespeare’e mi? Şekspir’e mi? Yabancı Özel Adların Yazımı ve Ekleri
Merhaba gençler, bugün Türkçe dersinin en çok kafa karıştıran ama aslında en eğlenceli konularından birine dalıyoruz: Yabancı Özel Adların Yazımı. Hani şu “Nasıl yazılacak bu adamın adı?” diye düşündüğümüz anlar var ya, işte onları netleştiriyoruz!
Yabancı Özel Adların Yazımı: Temel Kurallar
Yabancı özel adlar, diğer dillerden Türkçeye geçmiş olan kişi, kurum, yer ve eser isimleridir. Bu adların yazımında temel kural, eğer asıl dilde Latin alfabesi kullanılıyorsa, adın orijinal halini korumaktır. Ancak özel isimlere getirilen çekim ekleri, Türkçenin ses uyumuna göre kesme işaretiyle ayrılır. Farklı alfabelerden gelen isimler ise genellikle Türkçenin okunuşuna göre (transliterasyon) yazılır ve bu noktada Türk Dil Kurumu’nun (TDK) belirlediği kurallar bize yol gösterir.
Özel adlar, tıpkı Türkçe isimlerde olduğu gibi, büyük harfle başlar. Bizim için asıl mesele, o isme ek getirirken ya da o ismi yazarken, Türkçenin mi yoksa geldiği dilin mi kurallarını uygulayacağımızdır. Hadi bu kuralları adım adım inceleyelim.
1. Latin Alfabesiyle Yazılan Özel Adlar: Orijinali Koru!
Eğer bir yabancı özel ad (kişi adı, soyadı, yer adı) Latin alfabesiyle yazılmış bir dilden geliyorsa, o ismin orijinal yazımını aynen koruyoruz. Burada asla kendimizden bir “Türkçeleştirme” yapmaya kalkışmıyoruz. Bu kural özellikle Batı dillerinden (İngilizce, Fransızca, Almanca vb.) gelen isimler için geçerlidir.
- Kişi Adları: Ünlü bilim insanları, yazarlar, sanatçılar… Onların isimleri nasılsa öyle kalır. Örneğin, “William Shakespeare”i “Şekspir” diye yazmıyoruz.
- Yer Adları: Eğer o yer adı Türkçede çok yaygın bir şekilde yerleşmemişse, orijinali esas alınır. Örneğin, “New York” ya da “Los Angeles” gibi.
- Kurum ve Eser Adları: Kitap, film veya şirket isimleri de aynı şekilde korunur. Örneğin, “The Great Gatsby” ya da “Harvard Üniversitesi”.
Önemli Not: Bu isimlerin okunuşu farklı olabilir, ama yazılışı hep aynıdır. Bizim için önemli olan yazım kurallarıdır.
2. Yabancı Özel Adlara Ek Getirme Sanatı
Konunun en çok hata yapılan kısmı burası! Bir yabancı özel ada ek (hal eki, iyelik eki vb.) getirdiğimizde, o eki mutlaka kesme işaretiyle ayırırız. Peki, ek hangi sese göre gelir?
Ek, kelimenin Türkçedeki okunuşuna göre gelir, yazılışına göre değil. Yani kelimeyi önce Türkçe okuruz, sonra eki ona göre ekleriz.
Mesela, ünlü yazar Rousseau‘yu ele alalım. Yazılışı ‘Rousseau’ olsa da, biz onu ‘Russo’ diye okuruz. Bu durumda ek getirirken:
- Yanlış: Rousseau’su (Okunuş kuralına uymuyor)
- Doğru: Rousseau’nun, Rousseau’ya
Veya ünlü müzisyen Bach’ı düşünelim. Türkçede ‘Bah’ diye okunur:
- Doğru: Bach’tan, Bach’ı
Bu kural, özellikle sessiz harfle biten ve okunuşu farklı olan isimlerde çok kritik bir öneme sahiptir. Unutmayın, kesme işareti kuralı burada da özel isimlerin ayrılmaz bir parçasıdır.
3. Latin Olmayan Alfabelerden Gelen Adlar: Türkçeleştirme Zamanı (Transliterasyon)
Peki ya isim Çince, Rusça, Arapça, Yunanca gibi Latin alfabesi kullanmayan bir dilden geliyorsa? İşte burada işler değişiyor. Bu isimler, Türkçenin ses yapısına ve alfabesine uygun olarak yazıya geçirilir. Buna transliterasyon diyoruz.
Bu isimler, TDK tarafından belirlenen standartlara göre Türkçede yaygınlaşmış okunuşlarıyla yazılır. Artık o isim, Türkçenin malı sayılır.
- Rusça: (Örn: Moskova, Çaykovski)
- Arapça/Farsça: (Örn: İsfahan, Tahran)
- Çince/Japonca: (Örn: Pekin, Tokyo)
Bu tür isimlere ek getirilirken de kesme işareti kullanılır. Örneğin: Pekin’de, Çaykovski’nin.
4. Türkçede Yerleşmiş Yabancı Yer Adları: İstisnalarımız
Bazı yabancı yer adları o kadar uzun zamandır dilimizde kullanılıyor ki, artık onların orijinal yazılışlarını kullanmıyoruz. Bunlar dilimize tamamen yerleşmiş ve Türkçeleşmiş kabul edilir.
Bu yer adlarını yazarken, orijinal dildeki yazımına bakmayız, Türkçede nasıl söyleniyorsa öyle yazarız. Bu isimler, kural 1’in büyük istisnalarıdır.
| Ad Türü | Orijinal Ad | Türkçedeki Yazımı | Ekli Kullanım Örneği |
|---|---|---|---|
| Yerleşmiş Yer Adı | London | Londra | Londra’ya |
| Yerleşmiş Yer Adı | Wien | Viyana | Viyana’dan |
| Yerleşmiş Yer Adı | Roma | Roma | Roma’da |
| Orijinal Korunan Yer Adı | New York | New York | New York’ta |
| Orijinal Korunan Kişi Adı | Molière | Molière | Molière’in |
| Farklı Alfabeden Gelen | Москва (Moskva) | Moskova | Moskova’yı |
5. Yabancı Özel Ad DEĞİL, Yabancı Kelime! (Büyük Karışıklık)
Gençler, burada çok önemli bir ayrım var: Özel adlarla (Shakespeare, Paris) genel yabancı kelimeleri (chat, e-mail, kampüs) karıştırmayalım. Bizim konumuz sadece özel adlar. Genel yabancı kelimeler için TDK’nın önerdiği Türkçe karşılıkları kullanmak, dilimizi korumak adına hepimizin görevidir.
Özel adlar orijinal yazılırken (New York), genel kelimeler için Türkçeyi tercih etmeliyiz:
- ‘Email’ yerine e-posta
- ‘Chat’ yerine sohbet
- ‘Campus’ yerine kampüs (Bu kelime Türkçeye yerleşmiş ve Türkçenin ses yapısına uydurulmuştur. Özel ad değildir.)
Unutmayın, yabancı özel adların yazım kuralı (William’ı William yazmak), yabancı kelimeleri kullanma zorunluluğu (e-postayı e-mail yazmak) anlamına gelmez. Bu iki durum tamamen farklıdır.
Özet ve Akılda Tutma İpuçları
Bu karmaşık kuralları aklımızda tutmak için basit bir şema oluşturalım. Bir yabancı isimle karşılaştığımızda şu soruları soralım:
- Bu bir kişi, yer, kurum adı gibi özel bir isim mi? (Evet ise 2. adıma geç.)
- Bu isim, Türkçede yerleşmiş bir yer adı mı? (Londra, Viyana gibi. Evet ise Türkçesini yaz.)
- Hayır, yerleşmiş değil. Latin alfabesiyle mi yazılmış? (Evet ise orijinalini koru: Shakespeare.)
- Hayır, Latin alfabesi değil. (O zaman TDK’nın belirlediği okunuşa yakın Türkçeleşmiş halini yaz: Moskova.)
- Ek mi getireceğiz? (Hangi kural olursa olsun, kesme işareti kullan ve eki okunuşa göre ekle!)
Türkçeyi doğru kullanmak, kendimizi doğru ifade etmenin ilk adımıdır. Bu kuralları öğrendiğimizde, sadece sınavda değil, akademik hayatta ve sosyal medyada da çok daha güvenli adımlar atacağız. Bol bol örnek çözerek bu konuyu tamamen cebimize koyalım!







