Söz Sanatlarının Kralı: Eğretileme (İstiare) Nedir? Açık ve Kapalı İstiare Farkı!
Merhaba Gençler, Söz Sanatlarının En Can Alıcı Noktasını Hallediyoruz!
Türkçe derslerinin en keyifli, ama bazen de en kafa karıştırıcı konularından biri olan söz sanatları dünyasına hoş geldiniz! Bugün, edebiyat metinlerine ruh veren, anlamı derinleştiren o meşhur sanatı, yani Eğretileme (İstiare) konusunu masaya yatırıyoruz. Hazır mıyız? O zaman sıkı durun, çünkü bu konuyu halledince şiir okumak sizin için bambaşka bir keyif olacak.
Eğretileme (İstiare) Nedir?
Eğretileme, bir kelimeyi veya kavramı, benzediği başka bir kelimenin yerine kullanarak anlamı mecaz yoluyla aktarma sanatıdır. Bu sanatta, temel benzetme unsurlarından (benzeyen ve kendisine benzetilen) yalnızca biri kullanılır. Eğretileme, tıpkı bir bilmece gibi, okuyucunun zihninde çağrışım yaratır ve metne derinlik katar. İstiare, anlatımı güçlendiren, soyut kavramları somutlaştıran ve dilin estetik gücünü artıran temel bir edebi araçtır.
Söz Sanatları Dünyasında Eğretilemenin Yeri
Hemen aklımıza şu soru geliyor: “Öğretmenim, bu, Benzetme (Teşbih) ile aynı şey değil mi?” Hayır, tam olarak aynı değil! Eğretileme, Benzetme sanatının (Teşbih) biraz eksik, biraz daha gizemli halidir. Benzetme, dört ana ögeyi de kullanırken (Benzeyen, Kendisine Benzetilen, Benzetme Yönü, Benzetme Edatı), Eğretileme bu ögelerden sadece birini ya da diğerinin sadece bir ipucunu kullanır. Yani, Eğretileme biraz daha cesur ve imalıdır.
Türkçede Eğretileme iki ana başlıkta incelenir. Gelin, bu iki türü de detaylıca öğrenelim.
Açık Eğretileme (Açık İstiare): Sadece Benzetilen Var!
Açık eğretileme, adından da anlaşılacağı gibi, benzetme yapılan iki unsurdan sadece birinin, yani kendisine benzetilenin açıkça kullanıldığı türdür. Benzeyen unsur (yani asıl anlatılmak istenen) metinde yer almaz; onu okuyucunun ya da dinleyicinin bulması gerekir.
Açık Eğretileme Nasıl Oluşur?
- Benzeyen (Asıl Konu): Metinde yoktur.
- Kendisine Benzetilen (Mecazi Kelime): Metinde açıkça yazılıdır.
Günlük Hayattan Açık Eğretileme Örnekleri
Şöyle düşünün: Bir arkadaşınızın çok konuştuğunu, sesiyle herkesi etkilediğini söyleyeceksiniz. “Ayşe, bir bülbüldü, susturamadık” dediğinizde:
- Benzeyen (Gizli Unsur): Ayşe (Kızın kendisi)
- Kendisine Benzetilen (Açık Unsur): Bülbül (Güzel sesli kuş)
Biz Ayşe’yi söylemeden, direkt “Bülbül” kelimesini kullanarak Ayşe’nin sesinin güzelliğini ve konuşkanlığını anlatmış olduk. İşte bu, Açık Eğretilemedir!
Diğer Örnekler:
- “Sınıfa girdiğimizde aslan bizi dikkatle dinliyordu.” (Aslan = Cesur, güçlü öğrenci veya öğretmen)
- “Gökyüzünden yağan inciler toprağı ıslattı.” (İnciler = Yağmur damlaları)
- “Annem, mutfaktaki güneşimizdir.” (Güneş = Işık saçan, hayat veren kişi)
Kapalı Eğretileme (Kapalı İstiare): Sadece Benzeyen Var, İpucuyla Geliyor!
Kapalı eğretileme, Açık eğretilemenin tam tersidir. Bu türde, benzeyen unsur (asıl konu) metinde yer alır, ancak kendisine benzetilen unsur metinde yoktur. Peki, biz benzetilenin ne olduğunu nereden anlarız? Benzetilenin bir özelliğini, bir eylemini veya bir sıfatını kullanarak ipucu veririz.
Kapalı Eğretileme Nasıl Oluşur?
- Benzeyen (Asıl Konu): Metinde açıkça yazılıdır.
- Kendisine Benzetilen (Gizli Unsur): Metinde yoktur, sadece onun bir özelliği kullanılır.
Akılda Kalıcı Kapalı Eğretileme Örnekleri
Şairler bu türü çok sever. Mesela, rüzgarın sesini anlatmak istiyoruz. Rüzgarın ağladığını veya kükrediğini söylersek:
“Rüzgar, ağacın dallarında hıçkırıyordu.”
- Benzeyen (Açık Unsur): Rüzgar
- Hıçkırma Eylemi: İnsanlara ait bir özellik.
- Kendisine Benzetilen (Gizli Unsur): İnsan
Burada rüzgarı insana benzettik, ama “insan” kelimesini kullanmadık, sadece insanın eylemi olan “hıçkırmak” kelimesini kullandık. Yani rüzgarı gizlice kişileştirmiş olduk. Unutmayın, gördüğünüz her kişileştirme (teşhis) aynı zamanda bir Kapalı Eğretilemedir!
Diğer Örnekler:
- “Dertlerim, kalbimin kapısını kemiriyordu.” (Dertler, fareye veya bir böceğe benzetilmiş, kemirme eylemi ipucu.)
- “Zaman, tıpır tıpır ilerliyordu.” (Zaman, yürüyen bir canlıya benzetilmiş.)
- “Hayallerim, karanlıkta kanat çırpıyordu.” (Hayaller, kuşa benzetilmiş, kanat çırpma eylemi ipucu.)
İstiare, Benzetme ve Mecaz Arasındaki Kritik Farklar
Bu üç kavram genellikle birbirine karıştırılır. Ancak aralarındaki farkı bir kez anladığınızda, söz sanatları konusunu cepte bilmiş olacaksınız. Bu farkları aşağıdaki tabloda netleştirelim. Bu tablo, sınavlar için altın değerinde!
| Söz Sanatı | Tanım | Benzeyen (B) ve Kendisine Benzetilen (KB) Durumu | Örnek |
|---|---|---|---|
| Benzetme (Teşbih) | İki şeyin ortak bir yönden birbirine benzetilmesi. Tüm unsurlar (B, KB, benzetme yönü, edat) genellikle mevcuttur. | B ve KB unsurlarının ikisi de kullanılır. | “Dişleri inci gibi parlıyordu.” (B: Diş, KB: İnci, Edat: Gibi) |
| Açık Eğretileme (İstiare) | Sadece kendisine benzetilen (KB) kullanılır. Benzeyen (B) gizlidir. | Sadece KB vardır (B yoktur). | “O sahneye çıkan kartal, seyirciyi coşturdu.” (Kartal = Oyuncu/Sanatçı) |
| Kapalı Eğretileme (İstiare) | Sadece benzeyen (B) kullanılır, kendisine benzetilenin (KB) bir özelliği/eylemi ipucu olarak verilir. | Sadece B vardır (KB gizlidir). | “Hüzün, kalbimi pençeledi.” (Hüzün, vahşi bir hayvana benzetilmiş.) |
| Mecaz-ı Mürsel (Ad Aktarması) | Benzetme amacı olmadan, bir kelimenin yerine ilgili olduğu başka bir kelimenin kullanılması. | Ne B ne de KB aranır; sadece ilgi (parça-bütün, yazar-eser) ilişkisi vardır. | “Sobayı yaktık, çaydanlık hemen kaynadı.” (Çaydanlık = Çay) |
Edebiyatın Büyük Ustalarından Eğretileme Örnekleri
Eğretileme, özellikle divan edebiyatında ve modern şiirde çokça karşımıza çıkar. Şairler, duygularını doğrudan söylemek yerine, eğretileme yoluyla okuyucuyu şiirin içine çeker, adeta ona bir sır verirler.
Divan Şiirinde Eğretileme
Divan şairleri, sevgiliyi ve aşkı anlatmak için hep aynı benzetmeleri kullanmışlardır, ama bu benzetmelerin birçoğu eksik bırakılarak eğretilemeye dönüşmüştür:
- “Gözümden akan sel, gönlümün yangınını söndürmez.” (Sel = Gözyaşı. Açık İstiare)
- “Sevgilinin oku bağrıma saplandı.” (Ok = Sevgilinin bakışı veya sözü. Açık İstiare)
Burada şair, “gözyaşı” veya “bakış” kelimesini kullanmak yerine, onların benzediği daha etkili kelimeleri tercih etmiştir. Bu, metnin sanatsal değerini artırır.
Modern Şiirde Eğretileme
Modern şairler ise daha çok Kapalı Eğretilemeyi kullanarak, günlük nesnelere insani özellikler yükleyerek şiiri zenginleştirirler:
- “Yalnızlık, kapıyı çalıp içeri girdiğinde…” (Yalnızlık, insana benzetilmiş. Kapalı İstiare)
- “Deniz, o gün bir bebek gibi mırıldanıyordu.” (Deniz, bebek gibi ses çıkarıyor. Kapalı İstiare)
- “Karanlık, ağır adımlarla etrafımızı sarmıştı.” (Karanlık, bir orduya veya canlıya benzetilmiş. Kapalı İstiare)
Neden Eğretileme Kullanırız? (Dilimize Katkıları)
Peki, bir şeyi neden dolaylı yoldan anlatmaya çalışırız? Öğretmeniniz olarak size söyleyeyim: Eğretileme, dilin sadece bilgi aktarma aracı değil, aynı zamanda bir sanat eseri olduğunu gösterir.
Eğretilemenin dilimize ve anlatımımıza kattığı en önemli değerler şunlardır:
- Anlam Derinliği Katar: Doğrudan söylenen bir cümle yerine, eğretileme ile kurulan cümleler okuyucuyu düşünmeye sevk eder ve metnin alt metnini zenginleştirir.
- Duygusal Etki Yaratır: Soyut duyguları (aşk, nefret, hüzün) somutlaştırdığı için, okuyucunun o duyguyu daha yoğun hissetmesini sağlar. Örneğin, “kalbim acıyor” yerine, “kalbimde buzdan bir hançer var” demek çok daha etkilidir.
- Anlatımı Canlandırır: Sıkıcı ve tekdüze ifadelerden kurtulmamızı sağlar. Dilin sınırlarını zorlayarak yeni ve yaratıcı imgeler oluştururuz.
- Kalıcı İfadeler Oluşturur: Günlük hayatta kullandığımız pek çok deyim ve atasözü, aslında kapalı eğretilemelerden oluşur. (Örn: “Gözü yüksekte olmak” – Gözü, ulaşılmak istenen hedefe benzetilmiş.)
Gördüğünüz gibi gençler, eğretileme sadece bir söz sanatı değil, aynı zamanda düşünme ve hissetme biçimimizi zenginleştiren, Türkçemizin gücünü gösteren muhteşem bir araçtır. Şimdi sıra sizde! Çevrenize bakın ve gördüğünüz her şeyi bir şeye benzetmeye çalışın, ama benzetilenin adını söylemeyin. İşte o zaman Kapalı Eğretilemeyi kapmışsınız demektir!







