Zaman Makinesiyle 11. Yüzyıla Yolculuk: Dîvânu Lugâti’t-Türk Konu Anlatımı
Türkçenin En Büyük Savunucusu: Dîvânu Lugâti’t-Türk Nedir?
Merhaba gençler, bugün zaman makinesine atlayıp 11. yüzyıla gidiyoruz! Karşımızda, bizim dilimizin ne kadar zengin ve güçlü olduğunu kanıtlamak için yazılmış, devasa bir eser var.
Dîvânu Lugâti’t-Türk (Türk Lehçeleri Sözlüğü), 11. yüzyılda büyük dil âlimi Kaşgarlı Mahmut tarafından Bağdat’ta kaleme alınan, Türkçenin bilinen ilk sözlüğü ve ansiklopedik eseridir. Bu devasa eser, o dönemde Türkçenin zenginliğini ve Arapça kadar güçlü bir dil olduğunu kanıtlamak amacıyla, Araplara Türkçeyi öğretmek için yazılmış, adeta bir “Türkçe Savunma Kitabı” niteliğindedir.
Kaşgarlı Mahmut: Bir Dil Süper Kahramanının Hikayesi
Dîvânu Lugâti’t-Türk’ü anlamak için, önce yazarı tanımamız lazım. Kaşgarlı Mahmut, sadece bir sözlük yazarı değil, aynı zamanda büyük bir Türk sevdalısı ve gezginidir. Bizim Kaşgarlı Mahmut, o dönemin en parlak âlimlerinden biriydi ve aklında tek bir büyük amaç vardı: Türkçenin gücünü dünyaya göstermek!
Neden Bağdat’a Gitti ve Eseri Kimin İçin Yazdı?
11. yüzyılda, özellikle Abbasi Halifeliği’nin merkezi olan Bağdat, dünyanın kültür ve bilim başkentiydi. Ancak bu bölgede Arapça çok baskındı. Türkler yeni yeni İslam dünyasına siyasi güç olarak giriyordu (Selçukluları düşünün). Kaşgarlı Mahmut, Türklerin dilini ve kültürünü bu büyük başkentte tanıtmak istiyordu.
Kaşgarlı Mahmut, eserini dönemin Abbasi Halifesi’ne sunmak için hazırladı. Neden mi? Çünkü o dönemde bir eserin Halife’ye sunulması, o eserin ve temsil ettiği kültürün en üst düzeyde onaylanması demekti. Yani Kaşgarlı Mahmut, Türkçeyi resmen “kültür liginin” en üst seviyesine taşımaya çalışıyordu.
Eserin Yazılış Amacı: Türkçeyi Kanıtlama Çabası
Gençler, DLT’nin yazılış amacı, sadece kelimeleri listelemek değildi. Bu, milli bir duruştu. O dönemde Arapça ve Farsça, bilim ve edebiyat dilleri olarak kabul ediliyordu. Kaşgarlı Mahmut, “Hayır! Bizim dilimiz de en az onlar kadar köklü, zengin ve karmaşık!” demek için yollara düştü.
Kaşgarlı Mahmut, Orta Asya’da tam 15 yıl boyunca dolaştı. Boy boy gezdi, oba oba dinledi. Kıpçaklardan Oğuzlara, Çiğillerden Karluklara kadar tüm Türk boylarının ağızlarını, lehçelerini, deyişlerini topladı. Bu, günümüzdeki bir dilbilimcinin tüm Türkiye’yi dolaşıp şiveleri kaydetmesi gibi bir şeydi, ama çok daha zor şartlarda!
Bu eser, Arapça bilenlere Türkçeyi öğretmek için Arapça olarak yazıldı. Bu, stratejik bir karardı. Eğer Türkçenin gücünü Araplara kanıtlamak istiyorsan, onların anladığı dilde yazman gerekiyordu.
DLT’nin İçeriği: Sözlük mü, Ansiklopedi mi?
Biz DLT’ye sadece sözlük dersek haksızlık etmiş oluruz. O, adeta 11. yüzyıl Türk dünyasının Google’ı gibiydi! Eser, sadece kelimeleri değil, o kelimelerin kullanıldığı hayatı da anlatıyordu. DLT’nin içeriği tam olarak şunları kapsıyordu:
Kelime Hazinesi ve Dilbilgisi
- Sözcüklerin Anlamları: Türkçedeki kelimelerin Arapça karşılıkları ve detaylı açıklamaları.
- Dilbilgisi Kuralları: Fiil çekimleri, isim halleri ve cümle yapıları gibi dilimizin gramer yapısı.
- Lehçe Karşılaştırmaları: Farklı Türk boylarının aynı kelimeyi nasıl farklı söylediğini gösteren karşılaştırmalar. (Örneğin, Oğuzlar şöyle der, Kıpçaklar böyle.)
Kültürel ve Tarihi Bilgiler
Kaşgarlı Mahmut, kelimeleri açıklarken sıkıcı olmamak için içine bol bol kültürel öğe serpiştirmiştir. Bu da eseri bir ansiklopediye dönüştürür:
- Atasözleri ve Deyimler: O döneme ait yüzlerce atasözü ve deyim. (Bunlar sayesinde o günkü hayatı ve felsefeyi öğreniyoruz.)
- Şiirler ve Savlar (Koşuklar): Kelimelerin kullanımını göstermek için Türk halk edebiyatından örnekler, dörtlükler ve şiir parçaları.
- Türk Boylarının Coğrafyası: Eserin en sonunda, Türk dünyasını gösteren, dünya üzerindeki ilk Türk haritası yer alır. Bu harita, Türk boylarının nerede yaşadığını gösterir.
Örnekleyelim: Kaşgarlı Mahmut bir kelimeyi açıklarken şöyle bir yol izlerdi: “Bu kelime şudur. Türkler bunu şu boyda şöyle kullanır. İşte bu kelimenin geçtiği bir deyiş (sav): ‘Er küçi birle uruşur, ır küçi birle yoruşur.’ (Erkek güçle savaşır, şarkı gücüyle yürür.)”
DLT’nin En Önemli Özellikleri (Neden Hala Okuyoruz?)
Peki, 11. yüzyılda yazılmış bir sözlük, 21. yüzyıldaki seni beni neden ilgilendiriyor? Çünkü DLT, bizim dilimizin DNA’sı gibidir. İşte DLT’nin en can alıcı özellikleri:
| Özellik | Açıklama (Öğrenci Diliyle) | Önemi |
|---|---|---|
| Yazarı | Kaşgarlı Mahmut (11. yüzyılın dilbilim dehası) | Eserin gözlem ve araştırma gücünün kaynağı. |
| Yazılış Tarihi | 1072-1074 yılları arası | Türkçenin en eski yazılı kaynaklarından biri olmasını sağlar. |
| Türü | Sözlük, Antoloji ve Ansiklopedi karışımı | Sadece kelime değil, kültür ve tarih bilgisi de sunar. |
| Yazıldığı Dil | Arapça (Açıklamalar ve giriş kısmı) | Türkçeyi Araplara öğretme ve kanıtlama amacını gösterir. |
| En Büyük Katkısı | Halk Edebiyatı ürünlerini (sav, sagu, koşuk) derlemesi. | Sözlü geleneğimizin kaybolmasını engellemiştir. |
DLT’nin Kayıp ve Bulunuş Serüveni
Bu kadar önemli bir eser, yazıldıktan sonra maalesef kayboldu. Yüzyıllarca nerede olduğu bilinmiyordu. DLT’nin tek el yazması nüshası, 1917 yılında İstanbul’da, Ali Emiri Efendi tarafından bulundu. Bu buluş, Türk dil bilimi için bir dönüm noktası oldu. Düşünün, 800 yıl sonra, dilimizin en büyük hazinesi yeniden ortaya çıkıyor!
Bu durum, bize eserin değerini bir kez daha hatırlatıyor. Eğer Ali Emiri Efendi bu eseri bulmasaydı, Türkçenin kökenleri ve 11. yüzyıl kültürü hakkında birçok şeyi asla bilemeyecektik. Bu yüzden DLT, sadece bir ders konusu değil, aynı zamanda korunmuş bir mirastır.
Kaşgarlı Mahmut’un Üslubu: Samimi ve Bilgilendirici
Kaşgarlı Mahmut, eserini yazarken kuru bir dil kullanmıyor. Aksine, okuyucuyu sürekli motive eden, samimi bir öğretmen edasıyla yazıyor. Kendisi sık sık okuyucularına seslenir, onlara Türkçenin üstünlüğünü anlatır. Bu, esere akademik bir ciddiyetin yanında, sıcak ve kişisel bir hava katıyor.
Eserdeki dil, dönemin Karahanlı Türkçesi (Hakaniye Türkçesi) üzerine kuruludur. Ancak Kaşgarlı Mahmut, diğer Türk lehçelerinden de bolca örnek vererek, Türkçenin coğrafi yayılımını ve çeşitliliğini gözler önüne serer. Bu da bize gösteriyor ki, Kaşgarlı Mahmut, dili bir bütün olarak ele almıştır; ayrıştırmayı değil, birleştirmeyi hedeflemiştir.
Sonuç: Dîvânu Lugâti’t-Türk’ün Bize Mirası
Sevgili gençler, Dîvânu Lugâti’t-Türk, sadece 9. sınıf edebiyat dersinde karşınıza çıkan bir isimden ibaret değil. O, bizim dilimizin tapu senedidir. Bu eser sayesinde, günümüzde kullandığımız pek çok kelimenin kökenini, atalarımızın nasıl konuştuğunu ve hangi değerlere sahip olduğunu biliyoruz.
DLT, bize Türkçenin sadece konuşulan bir dil olmadığını, aynı zamanda binlerce yıllık bir kültürü, sanatı ve bilgeliği taşıyan güçlü bir yapı olduğunu kanıtlıyor. Bu mirasa sahip çıkmak, onu anlamak ve yaşatmak da bizim görevimiz. Unutmayın, dilimiz bizim en değerli hazinemizdir!







