Abdülhak Hamit Tarhan ve Makber: Ölüm, Aşk ve Şiirin Dönüşümü
Abdülhak Hamit Tarhan’ın Gözyaşlarıyla Yazılan Şiiri: Makber
Merhaba gençler, bugün edebiyatımızın en hüzünlü ve en dönüştürücü eserlerinden birine, Abdülhak Hamit Tarhan’ın Makber’ine yakından bakıyoruz. Bu eser, sadece bir şiir değil, aynı zamanda Türk şiirinde koca bir devrin kapanıp yenisinin açıldığı bir dönüm noktasıdır.
Makber Nedir? Makber, Tanzimat Dönemi şairi Abdülhak Hamit Tarhan’ın, çok genç yaşta kaybettiği eşi Fatma Hanım’ın ölümü üzerine yazdığı uzun bir şiirdir. 1885 yılında yayımlanan bu eser, geleneksel Divan şiiri kalıplarını yıkarak bireysel duyguları, felsefi sorgulamaları ve ölüm temasını merkeze alır. Bu yönüyle Türk şiirinde yeni bir dönemin kapısını aralamış, şairin kişisel acısını evrensel bir sorgulamaya dönüştürmüştür.
Makber’in Hikayesi: Şairin Büyük Acısı
Hamit Tarhan, sadece bir şair değil, aynı zamanda diplomatlık da yapan, dünyayı gezen bir insandı. Eşi Fatma Hanım ile birlikte Hindistan’da (Bombay’da) görev yaparken, Fatma Hanım maalesef genç yaşta hastalanıp vefat ediyor. İşte Makber’in ortaya çıkış noktası tam da burasıdır.
Düşünsenize, sevdiğiniz insanı uzak bir diyarda kaybediyorsunuz. Hamit, eşinin mezarı başında öyle büyük bir acı çekiyor ki, bu acı, o güne kadar alışık olduğumuz “aşk” ve “ayrılık” şiirlerinden çok farklı, bambaşka bir şiir doğuruyor.
Makber, şairin eşinin mezarına (makber kelimesi zaten mezar demektir) hitap etmesiyle başlar. Şair, sadece eşinin ölümüne üzülmekle kalmaz; aynı zamanda ölümün ne olduğu, hayatın anlamı, bu dünyadaki varoluşumuz gibi derin felsefi soruları da sorar. Bu, Divan şiirinde görmeye alışık olmadığımız bir samimiyet ve sorgulama biçimidir.
“Eyvah! Ne yer, ne yar kaldı,
Gönlüm dolu ah ü zar kaldı.”
Bu dizeler, şairin dünyadan kopuşunu ve yaşadığı derin çaresizliği bize hissettirir. Metni okurken, sanki Hamit’in o anki feryadını duyuyor gibi oluruz.
Makber Neden Bir Dönüm Noktası?
Türk edebiyatında “Şair-i Azam” (Büyük Şair) olarak anılan Abdülhak Hamit Tarhan, Makber ile sadece kendi acısını dile getirmedi, aynı zamanda şiirin kurallarını da değiştirdi. O döneme kadar Divan şiirinin sıkı kuralları vardı (Aruz ölçüsü, beyit bütünlüğü, kalıplaşmış konular). Hamit, bu kuralları hiçe sayarak şiiri özgürleştirdi.
Makber’in Edebi Özellikleri ve Yenilikleri
Makber’i okuduğumuzda, şiirin sadece bir sanat değil, aynı zamanda bir düşünce alanı olduğunu da fark ederiz. İşte eserin getirdiği temel yenilikler:
- Konu Genişliği: Daha önce şiirde işlenmeyen “ölüm korkusu”, “hayatın geçiciliği”, “metafizik (fizik ötesi) sorgulamalar” gibi derin konular ilk kez bu kadar yoğun işlenmiştir.
- Biçimsel Dağınıklık (Kasıtlı): Şair, geleneksel beyit bütünlüğünü bozmuştur. Bazı mısralar uzun, bazıları kısadır. Bu da şairin duygusal coşkusunu ve düzensizliğini yansıtır.
- Romantizm Akımı: Eser, tamamen bireysel duygulara, coşkunluğa ve hayal gücüne dayanır. Bu, Batı’dan gelen Romantizm akımının en belirgin yansımalarından biridir.
- Tezat Sanatı: Şair, şiir boyunca “yaşam-ölüm”, “ışık-karanlık”, “varlık-yokluk” gibi karşıtlıkları (tezatları) yoğun bir şekilde kullanır. Bu, okuyucunun zihnini sürekli meşgul eder.
- Dil: Dil, Divan şiirine göre daha sadedir ancak şairin duygusal yoğunluğu yansıtmak için kullandığı ağır sözcükler ve tamlamalar da mevcuttur.
Makber’i Daha İyi Anlamak İçin: Eski ve Yeni Şiir Karşılaştırması
Makber’in ne kadar büyük bir devrim olduğunu anlamak için, gelin Abdülhak Hamit’in yaptığı yenilikleri bir tabloda özetleyelim. Bu tabloyu aklınızın bir köşesine yazın, sınavda çok işinize yarayacak!
| Özellik | Divan Şiiri (Eski) | Makber (Yeni/Tanzimat) |
|---|---|---|
| Temel Konu | Geleneksel aşk (aşkın soyut sevgiliye yönelmesi), din, övgü (kasideler). | Ölüm, bireysel acı, felsefi sorgulama, varoluşsal kaygılar. |
| Biçimsel Yapı | Beyit bütünlüğü esastır. Her beyit anlamca bağımsızdır. | Anlam bütünlüğü tüm şiire yayılır. Serbestliğe eğilim, ölçüde denemeler vardır. |
| Duygu Tonu | Genel, kalıplaşmış, herkesin yaşadığı varsayılan duygular. | Coşkun, kişisel, şairin kendi özel ve somut acısı (Fatma Hanım’ın ölümü). |
| Edebi Akım | Klasisizm ve yerel gelenek. | Romantizm. |
Makber ve Sonrası: Edebiyatımızdaki Etkisi
Makber, yayımlandıktan sonra büyük bir yankı uyandırdı. Bazı eleştirmenler şiirin biçimsel dağınıklığını eleştirse de, genç şairler bu eserdeki samimiyetten ve özgürlükten çok etkilendi. Hamit, adeta genç nesle “Duygularınızı kalıplara sığdırmak zorunda değilsiniz!” mesajını verdi.
Bu eser, Servet-i Fünun dönemi şairlerinin (Tevfik Fikret, Cenap Şahabettin) önünü açtı. Onlar da şiirde şekil ve içerik denemeleri yapma cesaretini Hamit’ten aldılar. Yani Makber, sadece bir mezar şiiri değil, aynı zamanda modern Türk şiirinin de temelinin atıldığı yerdir.
Peki, biz neden Makber okumalıyız?
Çünkü Makber, bize Türkçenin duyguları ifade etme gücünü gösterir. Hayatımızdaki kayıplarla nasıl başa çıkacağımızı, büyük acıların bile sanata nasıl dönüşebileceğini anlatır. Ayrıca, edebiyatın sadece geçmişi değil, geleceği de nasıl şekillendirdiğini anlamak için Hamit’in bu eserine kulak vermemiz gerekiyor.
Unutmayın sevgili gençler, Makber bir roman değil, bir şiirdir. Ama öyle bir şiirdir ki, bir romandan çok daha derin ve etkileyicidir. Bu eseri okurken sadece kelimelere değil, şairin yüreğine de dokunmaya çalışın. O zaman bu dersin ne kadar kıymetli olduğunu daha iyi anlayacaksınız. Edebiyatla kalın, bol bol okuyun!







