Bu bayram, dilimizin bir kelime kaybettiğine iyiden iyiye inandım. Tandır" gibi "kağnı" gibi artık hayatta, yeri kalmamış, şöyle böyle bir kelime değil; zarif, ince, medeni bir kelime. Kapıyı çalan postacının pos bıyıkları arasında onu aradım. Yok!.. Bahşişini alan bekçinin kavlak dudaklarından onu bekledim. Yok!.. Bakkalın çırağından, sebzecinin yamağından, kasabın oğlundan onu işitmek istedim. Yok!.. İpek mendilini alan oğlan, eşarbını kıvıran kız, iki buçukluğu cebine indiren manav, yani kısaca kapımızı kim çaldıysa, hediyesini kim aldıysa bana o beklediğim kelimeyi vermeden gitti! İki yüz kuruş yazan taksinin şoförüne iki yüz elli kuruş veriyorsunuz. Taş gibi bir sükût! Kitabından sevgiyle bahsettiğiniz genç adamla karşılaşıyorsunuz. Hakarete benzer hissiz bir selam! Bu parçanın anlatımıyla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
Niteleyici sözcükler kullanılmıştır.
Sayıp dökmelere yer verilmiştir.
Somutlamadan yararlanılmıştır.
Samimi bir üslup kullanılmıştır.
Nesnel anlatıma ağırlık verilmiştir.