Abdulhalim: Meğer insanın, vaktiyle kasabalı iken sonradan büyük şehirli olması ne fena imiş... Feyzi İşgüzar: Biz büyük şehirliler birbirimize merkebi, lahmı kıvırcık diye irae eder, süt makamına terkos içirtir, limonların üsaresini sirket eylemenin çaresini buluruz da hiç taşralı bir kızı şehirli göstermenin çaresini bulamaz mıyız? Abdülkerim: Evet... Büyük şehir, yalan şehri. Yüzler boyalı, kalpler tıkalı, gözler kapalı... His yok, menfaat var. Ne aşk ne dostluk ne de doğruluk... Yalnız bir düşünce gözetiliyor: Aldatmak. Büyük şehir, yalan şehir... Her şey mahvoldu; arzularım, ümitlerimi harcadığım paralar... Hiddetten nefesim tıkanıyor, bu hava beni boğuyor! Haydi kasabaya, kasabaya, kasabaya... Bu metin için aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
Köylü-şehirli, kasaba-şehir karşılaştırması oyunun ana temasıdır.
Metinde köylülerin, şehrin etkisiyle sonradan dolandırıcı olması dile getirilmiştir.
Şehirde yaşayanlar uyanık ama dürüsttürler.
Şehirli, kasaba veya köyden gelenlerin sorununu çözmek için uğraşır.
Yazar, köylülerin erdemlerini anlatmak amacıyla bu oyunu yazmıştır.