Hüsrev: (Tatlı ve hüzünlü bir sükûnet içinde. Mehmet'ebakmadan konuşur.) Mehmet! Mehmet: (Tehalükle) Kardeşim! Hüsrev: Sen benim dostumsun, değil mi? Mehmet: Dostunum Hüsrev! Hüsrev: Mehmet, sana inanıyorum. (Mehmet'in başı teessürle göğsüne düşer. Cevap vermez.) Hüsrev: Senin yanında gömleğimi yırtabilirim. Göğsümü parçalayabilirim. Senin yanında ağlayabilirim. (Mehmet, büsbütün ezilir. Teessürünü göstermemek için arkasını döner.) Hüsrev: Mehmet, çok fenayım. Düşüyorum. (Mehmet, dehşet içinde tekrar Hüsrev'e döner.) Hüsrev: Dipsiz bir uçuruma sarkıyorum. Yakalayabildiğim bir iki ot tutuyor beni. Bu otlar sökülüyor. Yumuşak toprağın içinden kökleriyle beraber geliyor. Düşüyorum. Bu oyun ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?
Bireyin bunalımlarını konu alan bir eserdir.
Hüsrev yaşadığı ruh hâlini ifade ederken zorlanmaktadır.
Yaşadığımız çağın sorunlarından uzak kahramanlar söz konusudur.
Ağır bir dil, sanatlı bir üslupla yazılmıştır.
Hüsrev'in dostluk kavramına inancı kalmamıştır.