(Şehrin kenarı. Uzaktan şehrin silueti. Sağda solda barınacak biçimde mağaralar görünmektedir. Deli Emmi, Âhi Şeyhi kılığında, çevresinde esnaf toplanmıştır. Konuşmaktadırlar.) Deli Emmi: Durum kötü. Yarın düzelecek diye de bir belirti yok. Kendi yaramızı kendimiz saracağız. Bizim Ahi Ocağının temelinde insanları sevme, dayanışma, yardımlaşma ve eşit haklara sahip olma var. Baskı, adaletsizlik sanatımızı yapamaz duruma getirdi bizi. Millet ezik, yoksul. Biz, kendi töremizce elimizi, kapımızı, soframızı açık; gözümüzü, dilimizi bağlı tutmaya devam edelim gene. Çünkü Sultan I. Alaaddin Keykubat zamanında doruğuna varan itibarımız şimdi ayaklar altında çiğnenir oldu. Selçuklu Devleti Aladağ yenilgisinden sonra İlhanlı Devleti'nin buyruğuna girdi. Dellal: (Davul çalarak girer.) Ey ahali. Haber acı, yüreğinizde duyun sancı. Sultanımız Kılıçaslan içti ecel şerbetini, başsız koydu milletini. Baş gidince gövde neye yarar ama divan kurulup verilecek karar. Bu parçayla ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
Dönemin yaşantısını yansıtan davul, mağara, dellal gibi sözcüklere yer verilmiştir.
Dönemin sosyal kurumlarının niteliklerinden söz edilmiştir.
Siyasal hayattaki sıkıntılar toplumsal yozlaşmaya neden olmuştur.
Halk tabakasını temsil eden bireyler arasında gerçekleşen bir diyalog yansıtılmıştır.
Şiirsel ifadeler, devrik cümleler kullanılmıştır.