Dilimiz, konuşma dilimizden çok yazı dilimiz, yüz yılı aşkın bir zamandan beri durmadan değişiyor. Değişmesini bir dileyen oldu bir buyuran oldu diye değil değişmesi gerektiği için değiştirmek zorunda olduğumuzdan, içimizden duyduğumuz için değişiyor. Elimizdeki dille, dünden kalan dille, istediğimizi söyleyemediğimiz, istediğimiz gibi söyleyemediğimiz için değişiyor. Bu değişme, bir bakıyorsunuz hızlanıyor, çok kimseleri şaşırtacak, başlarını döndürecek kadar hızlanıyor; bir bakıyorsunuz ağırlaşıyor, artık duracak sanıyorsunuz. Ama durmuyor. Durdurmak kimsenin elinde değil, durdurabilsek çoktan durduracaktık. Yazarlarımızın çoğu ta başlangıçtan beri, bu değişmeye sinirleniyor, bu değişmeyi istemiyor. Kimi öfkelenip bağırıyor. Sonra öfkeleneni de eğlenip alay edeni de değişime uyuyor, dilini değiştiriyor, bir gün önce istemediği yeni dille yazıyor. Bu parçada dildeki değişimle ilgili aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
Karşı çıkanların zamanla bu değişimi kabul ettiğine
Daha çok yazı dilinde gerçekleştiğine
Kaçınılmaz olduğuna
Zaman zaman hızının değiştiğine
Kontrol altına alınması gerektiğine