Fevzi'nin lokantasının önünden ge çerken içeri dalıverdik. Ne o bir şey söyledi ne ben, öylesine içeri dalı verdik. İçerde yüzü allak bullak oldu, oturmak istedi oturamadı, kapıya baktı, dönüp kaçmak ister gibi bir hâl aldı, kaçamadı. Gözlerini bana dikti, hüzünlü. Yutkundu bir süre, bir şey söyleyecek oldu söyleyemedi. Zorla ağzından dökülürcesine, özür dilercesine: Benim param hiç yok ki..." dedi. "Aldırma." dedim. "Ne olacak paran yoksa, benim var." dedim... Şöyle bir karnımızı doyuralım da..." Ben az yemeliyim." dedi. "Ben zaten çok az yemek yerim. Ben az yerim her zaman. Ama istersen yiyelim. Senin sahi paran var mı?" Kısık, kesik kesik konuşuyordu. İkircik içindeydi. Şaşkınlığa dönüştü her hâli.
Bu parça aşağıdaki metin türlerinin hangisinden alınmış olabilir?
Makale
Tiyatro
Röportaj
Eleştiri