Aynı yazıda, hatta aynı tümcede (cümlede) yeni bir Öz Türkçe sözcüğün yanında aynı anlamda eski bir Osmanlıca sözcüğü görmek işten bile değil! Bakıyorsunuz, yepyeni bir terim aynı anlama gelen köhne bir deyimle kol kola girmiş! Katıksız Türkçe bir sözü birkaç satır arayla, aynı anlamda kullanılan ya Farsça ya da Arapça bir kelam kovalıyor. İş bu kadarla kalsa, neyse. Osmanlıcaları yetmiyormuş gibi, bunlara bir de İngilizce, Fransızca sözler ekleniyor. Böylece yazılar tatsız tuzsuz bir dil çorbasına dönüyor. İşin acıklı yanı, bu yabancı sözcüklerin hepsinin de Türkçe karşılıklarının var oluşudur. Aşağıdakilerden hangisinin yukarıda örneği verilen metin türünde bir eseri yoktur?
Mehmet Kaplan
Asım Bezirci
Orhan Şaik Gökyay
Faruk Nafiz Çamlıbel