6. Sınıf Deyim Aktarmaları
|

Türkçenin Sihri: Deyim Aktarmaları ve Sözcüklerin Gizemli Yolculuğu

Merhaba gençler, bugün sözcüklerin sihirli gücünü, yani Deyim Aktarmalarını (Anlam Aktarmalarını) masaya yatırıyoruz!

Deyim aktarmaları, bir sözcüğün gerçek anlamından tamamen uzaklaşarak, aradaki benzerlik veya ilgi nedeniyle başka bir varlığın ya da kavramın özelliklerini üzerine almasıdır. Bu dilsel hareket, anlatımı zenginleştirir, somut olanı soyutlaştırmamıza yardımcı olur ve Türkçenin mecazi gücünü ortaya çıkarır. Bu aktarmalar sayesinde dilimiz, canlı ve sürekli gelişen bir yapıya sahip olur.

Türkçe, tıpkı bir sanatçı gibi, kelimeleri alıp onlara bambaşka roller yüklemeyi çok sever. İşte bu aktarma sanatı sayesinde, bazen bir dağın eteği olur, bazen de bir sesin sıcaklığı… Hazırsanız, bu aktarma çeşitlerinin kapılarını aralayalım ve hangi kelime hangi kılığa girmiş, hep birlikte görelim!

Mecazın Kalbi: Neden Aktarma Yaparız?

Bazen söylemek istediklerimiz, kelimelerin kısıtlı dünyasına sığmaz. İşte o anlarda imdadımıza mecazlar yetişir. Aktarmalar, aslında bir tür söz sanatı yapma biçimidir. Peki, biz neden kelimelerin anlamını değiştiririz?

  • Anlatımı Güçlendirmek: “Çok sinirlendi” demek yerine, “Kafası attı” demek daha çarpıcıdır.
  • Somutlaştırma: Soyut kavramları (korku, sevgi) daha elle tutulur hale getirmek için. (Örn: “Dertlerini sırtlamak”)
  • Dile Estetik Katmak: Şiirde, hikayede veya günlük konuşmada daha akıcı ve edebi bir dil oluşturmak için.
  • Kısa Yoldan İletişim: Bazen tek bir kelime, uzun bir cümleden daha fazlasını anlatır.

Unutmayın, bir kelime gerçek anlamından tamamen koptuğunda, artık o kelimeyi sözlükte bulduğumuz haliyle kullanamayız. Yeni bir kimlik kazanmıştır!

Deyim Aktarmalarının Dört Ana Türü

Aktarmalar, genellikle hangi varlıktan hangi varlığa özellik transfer edildiğine göre dörde ayrılır. Bunlar, sınavların da en çok sevdiği bölümlerdir!

1. İnsandan Doğaya Aktarma (Kişileştirme Yoluyla)

Bu, en sık karşılaştığımız türdür. İnsana ait olan özellikleri, duyguları veya hareketleri doğadaki cansız varlıklara ya da hayvanlara aktarırız. Yani, doğayı adeta canlandırırız!

Püf Noktası: Eğer bir cümlede cansız bir varlık, insan gibi davranıyorsa (gülmek, ağlamak, küsmek, fısıldamak), orada İnsandan Doğaya aktarma vardır.

Örnekler:

  • Güneş utangaçtı, yüzünü bulutların arkasına sakladı. (Utanmak insana özgüdür.)
  • Rüzgâr uğulduyor, sanki bir sır veriyordu. (Uğuldamak/sır vermek insana ait eylemlerdir.)
  • Dağların heybeti bizi korkuttu. (Heybet, genellikle güçlü insanlarda bulunur.)

2. Doğadan İnsana Aktarma

Tam tersi! Bu sefer doğada gördüğümüz bir özelliği alıp insana yapıştırıyoruz. Genellikle insanın karakterini, ruh halini veya fiziksel özelliklerini betimlemek için kullanılır.

Püf Noktası: İnsanları anlatırken kullandığımız ve aslında doğa olaylarına ait olan kelimelere odaklanın.

Örnekler:

  • Onun sert bakışları bizi rahatsız etti. (Sertlik, taşa, cisme ait bir özelliktir.)
  • Bu fırtınalı genç, kimseye söz dinlemiyordu. (Fırtına doğa olayıdır, insana aktarılmıştır.)
  • O, pişkin bir yüzle cevap verdi. (Pişkinlik, yemeğe veya meyveye ait bir durumdur, utanmazlık anlamına aktarılmıştır.)

3. Doğadan Doğaya Aktarma

Bu aktarma türünde insan yok! Bir doğa unsurunun özelliğini alıp, başka bir doğa unsuruna aktarıyoruz. Bu aktarma genellikle somutlama yoluyla gerçekleşir ve coğrafi şekillerin adlandırılmasında çok kullanılır.

Örnekler:

  • Dağın eteği (Etek, giysiye ait bir parçadır, doğaya aktarılmıştır. Burada aslında ‘insan’dan ‘doğaya’ değil, ‘bir nesneden’ ‘doğaya’ aktarım vardır, ancak geleneksel olarak bu kategoriye alınır.)
  • Nehrin boynu (Boyun, vücut parçasıdır.)
  • Kapının kolu (Kol, vücut parçasıdır.)
  • Uçurumun dili (Dil, vücut parçasıdır.)

Bu aktarma çeşidi, aslında cansız bir varlığın başka bir cansız varlığa (çoğunlukla insan vücudu parçaları kullanılarak) özellik aktarmasıdır.

4. Duyular Arası Aktarma (Sinestezi)

İşte en renkli, en ilginç aktarma türü! Normalde bir duyu organımızla algıladığımız bir özelliği, başka bir duyu organının alanına aktarırız. Bu, dili adeta resimleştiren bir yöntemdir.

Püf Noktası: Aktarma yapılan kelimeyi algılamak için hangi duyu organını kullanırsınız? Aktarılan kelimeyi algılamak için hangi duyu organını kullanırsınız? Eğer ikisi farklıysa, aktarma gerçekleşmiştir.

Örnekler:

Örnek CümleGerçek Duyu (Aktaran)Aktarılan Duyu (Aktarılan)Açıklama
Keskin bir koku.Dokunma/Tat (Bıçak, tat)KokuKoku alınır, keskinlik hissedilir.
Sıcak bir ses tonu.Dokunma (Isı)İşitme (Ses)Ses duyulur, sıcaklık hissedilir.
Odanın soğuk renkleri.Dokunma (Isı)Görme (Renk)Renk görülür, soğukluk hissedilir.
Tatlı bir melodi.Tat almaİşitme (Melodi)Melodi duyulur, tat alınır.

Gördüğünüz gibi, bu aktarmada duyular birbirine karışıyor. Bu sayede bir sesi sadece duymakla kalmıyor, aynı zamanda hissedebiliyor veya tadabiliyoruz!

Karıştırmayalım: Deyim Aktarması vs. Deyim

Gençler, burada çok önemli bir ayrım yapmalıyız. Konu başlığımız “Deyim Aktarmaları” olsa da, bu kavram aslında “Sözcükte Anlam Aktarmaları”nı kapsar. Normalde bildiğimiz deyimler ise (göz atmak, etekleri zil çalmak) birden fazla kelimeden oluşur ve kalıplaşmış ifadelerdir.

Aktarma, tek bir kelimenin gerçek anlamından kopup mecaz kazanmasıdır (Örn: “Yürek” kelimesinin cesaret anlamında kullanılması).

Deyim ise, genellikle en az iki kelimeden oluşan ve tamamı mecazlaşmış kalıplardır (Örn: “Ağzı kulaklarına varmak”).

Ancak dil bilgisi konularında, bu dört aktarma türü de mecazlı anlatımı güçlendirdiği için aynı başlık altında incelenir. Bizim için önemli olan, kelimenin temel anlamından uzaklaşıp uzaklaşmadığıdır.

Pekiştirme ve Aktarma Örnekleri

Şimdi öğrendiklerimizi pekiştirmek için günlük hayattan birkaç örnek daha inceleyelim:

Örnek 1: Kaprisli Hava

Bugün kaprisli bir hava vardı, bir açıp bir kapıyordu.

Analiz: Kapris, insana ait bir özelliktir (İnsandan Doğaya Aktarma). Hava, insan gibi davranmıştır.

Örnek 2: Keskin Zeka

Yeni öğrencimiz keskin zekasıyla hemen dikkat çekti.

Analiz: Keskinlik, dokunma duyusuyla algılanan somut bir özelliktir (bıçak). Zeka ise soyut bir kavramdır. (Doğadan İnsana Aktarma)

Örnek 3: Dağın Başını Duman Almış

O dağın başı kışın asla geçit vermez.

Analiz: Baş, insana ait bir vücut parçasıdır. Doğaya (Dağa) aktarılmıştır. (Doğadan Doğaya Aktarma)

Öğrencinin Yol Haritası: Aktarmayı Bulma Taktikleri

Sınavda bir cümle ile karşılaştığında, aktarma olup olmadığını anlamak için şu üç adımı takip et:

  1. Cümledeki altı çizili kelimenin sözlükteki ilk ve gerçek anlamına git.
  2. Cümledeki kullanılış anlamı ile gerçek anlam arasında bir bağ (benzerlik, ilgi) var mı?
  3. Eğer kelime, gerçek anlamından tamamen uzaklaşmışsa ve yerine başka bir varlığın özelliğini almışsa, aktarma (mecaz) vardır.

Özellikle Duyular Arası Aktarmalarda, iki duyunun birleşmesine dikkat et. (Görmeyle ilgili bir kelime, işitmeyle ilgili bir kelimeyi niteliyorsa, yakaladın demektir!)

Sevgili gençler, dilimizdeki bu aktarma yeteneği sayesinde, dünya görüşümüzü ve duygularımızı çok daha derinlemesine ifade edebiliyoruz. Türkçe dersindeki bu konuları sadece ezberlenecek kurallar olarak görmeyin; onlar sizin hayal gücünüzün ta kendisidir. Bol bol okuyarak ve konuşarak bu aktarmaları içselleştirdiğinizde, Türkçenin ne kadar zengin ve eğlenceli olduğunu göreceksiniz. Hepinize başarılar dilerim!

Benzer Dersler