Samimi Bir Sohbetin Kankası: Deneme Türü Nedir? Nasıl Yazılır?
Merhaba Gençler, Bugün Deneme Türünü Masaya Yatırıyoruz!
Deneme (Essay), yazarın herhangi bir konu hakkındaki kişisel görüşlerini, duygu ve düşüncelerini kesin yargılara varmadan, kanıtlama zorunluluğu olmadan, tamamen samimi ve sohbet ediyormuşçasına özgür bir dille kaleme aldığı edebiyat türüdür. Bu tür, yazarın kendi iç sesiyle okuyucuyu baş başa bıraktığı, düşüncenin en özgürce ifade edildiği alandır. Denemeler, tıpkı bir arkadaşınızla kahve içerken yaptığınız derin bir muhabbet gibidir.
Denemenin Özellikleri: Onu Diğerlerinden Ayıran Ne?
Deneme, edebiyat sahnesinde kendine has bir duruşa sahiptir. Onu makaleden, fıkradan ya da eleştiriden ayıran temel özellikler, yazarın kişisel süzgecinden geçirilmiş olmasıdır. Gelin, denemenin olmazsa olmazlarını madde madde görelim:
- Kişisellik ve Öznelik: Deneme, yazarın kendisidir. “Ben” dili hâkimdir. Yazar, konuya kendi penceresinden bakar.
- Kanıtlama Zorunluluğu Yok: Denemede amaç bilgi vermek değil, düşündürmektir. Fikirlerimizi ispatlamak zorunda değiliz, sadece paylaşırız.
- Konu Sınırı Yok: Hayata dair aklınıza gelebilecek her şey denemenin konusu olabilir; bir kedinin bakışından, evrenin sonsuzluğuna kadar…
- Üslup Samimiyeti: Tıpkı bir arkadaşınıza mektup yazar gibi, içten ve doğal bir dil kullanılır. Resmiyetten uzaktır.
- Düşünce Akışı: Deneme, yazarın düşüncelerinin serbestçe aktığı, içten dışa doğru gelişen bir yapıya sahiptir.
Deneme mi, Makale mi? İkizleri Ayıralım!
Gençler, deneme en çok makale ile karıştırılır. İkisi de düşünce yazısı olsa da, amaçları ve dilleri taban tabana zıttır. Bu farkları bir tabloyla kafamızda netleştirelim:
| Özellik | Deneme (Samimi Sohbet) | Makale (Bilimsel Rapor) |
|---|---|---|
| Temel Amaç | Düşündürmek, paylaşmak, kişisel görüş sunmak. | Bilgi vermek, öğretmek, bir tezi ispatlamak. |
| Dil ve Üslup | Öznel, samimi, içten, günlük konuşma diline yakın. | Nesnel, ciddi, resmi, bilimsel terimler içerir. |
| Kanıtlama | Gerekmez. Kişisel kanaatler yeterlidir. | Zorunludur. Veriler, istatistikler ve alıntılar kullanılır. |
| Yazarın Kimliği | Ön plandadır (“Ben öyle düşünüyorum ki…”). | Gizlenir. Nesnellik esastır. |
Deneme Türünün Tarih Yolculuğu: Montaigne’e Selam Olsun!
Deneme türünün kökleri çok eskilere, Antik Yunan filozoflarına kadar uzansa da, bu türü bugünkü anlamıyla tanımlayan ve ona ismini veren bir babası var: Michel de Montaigne.
Montaigne ve “Essais”
16. yüzyılda Fransa’da yaşayan Montaigne, sıkıcı akademik metinlerden ve dogmatik düşüncelerden yorulmuştu. Kendi iç dünyasını, günlük yaşamını, okuduklarını ve hissettiklerini hiçbir kurala bağlı kalmadan yazmaya başladı. Bu yazılarına Latince’de “deneme” anlamına gelen “Essais” adını verdi. Montaigne, denemeyi, “kendimi sınama, deneme yoluyla tanıma” eylemi olarak gördü. Onunla birlikte deneme, edebiyatın en özgür ve en kişisel türü olarak zirveye oturdu.
Türk Edebiyatında Deneme
Bizim edebiyatımızda deneme türü, Batı’dan gelen etkilerle, özellikle Tanzimat sonrası dönemde gelişmeye başladı. Ama asıl parlaması Cumhuriyet döneminde oldu. Neden mi? Çünkü yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nde düşünce hayatı canlandı ve yazarlar, toplumsal konuları daha özgürce tartışma fırsatı buldu.
Türk edebiyatında deneme denilince akla gelen ilk isimler; denemeyi bir sanat eseri haline getiren Nurullah Ataç, samimi ve mizahi diliyle Suut Kemal Yetkin, derin düşünceleriyle Cemil Meriç ve günümüzün usta kalemleri gelir. Onlar, denemeyi sadece bir yazı türü değil, aynı zamanda düşünceyi yoğurma sanatı olarak gördüler.
Denemede Üslup ve Dilin Gizli Gücü
Deneme, kuru bir anlatım kaldırmaz. Yazarın sesi, yazının ruhudur. Bu yüzden denemede kullanılan dil, okuyucuyu içine çekmeli, ona “Bunu sanki benim için yazmış” dedirtmelidir. Peki, bu samimi ve güçlü üslubu nasıl yakalarız?
- Kişisel Zamirler: “Ben, sen, biz…” gibi zamirleri bolca kullanmaktan çekinmeyin. Bu, okuyucuyla aranızdaki duvarı yıkar.
- Sade ve Akıcı Cümleler: Uzun, karmaşık ve anlaşılması zor cümleler denemenin ruhuna aykırıdır. Kısa ve net cümlelerle akıcılığı sağlayın.
- Aktif Ses Kullanımı: Cümlelerinizde eylemi gerçekleştirenin siz olduğunu hissettirin. Pasif yapılar (yapılmıştır, edilmiştir) denemeyi soğuk hale getirir.
- Soru Sorma Sanatı (Retorik Sorular): Cevabını beklemediğiniz, ama okuyucuyu durup düşündüren sorular sorun. “Hayatımızdaki bu koşuşturma nereye kadar sürecek sizce?” gibi… Bu, okuyucuyu metne dahil eder.
Denemeyi Lezzetlendiren Edebî Sanatlar
Deneme bir felsefe dersi değil, edebi bir türdür. Yani sadece düşünceyi değil, estetiği de önemseriz. Edebi sanatlar, düşüncelerinizi daha çarpıcı, akılda kalıcı ve görsel hale getiren baharatlardır. Denemelerde en çok kullandığımız edebi sanatlara bir göz atalım:
1. Metafor (Eğretileme)
Bir kavramı başka bir kavramla ilişkilendirerek anlatmaktır. Denemeyi soyut düşünceleri somutlaştırmak için kullanırız. Örneğin, “Zaman bir nehir gibi akıp gidiyor,” demek yerine, “Hayatın okyanusunda kaybolmuş küçük bir sandalız,” diyerek daha derin bir anlam katabiliriz.
2. Teşbih (Benzetme)
İki farklı varlık veya kavram arasında ortak bir özellik bularak aralarında ilişki kurmaktır. Genellikle “gibi” edatını kullanırız. “Korkaklık, buz gibi soğuk bir gölün dibine batmak gibidir.” Bu, korkuyu somut ve hissedilir hale getirir.
3. Tezat (Karşıtlık)
Zıt kavramları bir arada kullanarak düşüncenin çarpıcılığını artırmaktır. “Bazen en büyük kahkahalar, en derin hüzünleri saklar.” Bu karşıtlık, okuyucunun konunun iki farklı yönünü aynı anda görmesini sağlar.
4. Kişileştirme (Teşhis)
İnsan dışındaki varlıklara insan özellikleri vermektir. Denemeye canlılık ve duygusal derinlik katar. “Şehir, sabahın ilk ışıklarıyla uyanırken, sokaklar fısıldaşıyordu.”
Harika Bir Deneme Yazmak İçin Altın Kurallar
Şimdi sıra geldi bu bilgileri pratiğe dökmeye. Öğretmeniniz olarak size, deneme yazma sürecini keyifli hale getirecek ve yazınızın etkisini artıracak birkaç taktik veriyorum:
H3. 1. Konuya Hazırlanmak: Gözlemci Ol!
Deneme yazmanın ilk adımı, konuyu seçmek değil, dünyayı gözlemlemektir. Gözlemlediğiniz küçük bir detay (duvardaki çatlak, otobüsteki bir bakış) size denemenizin ana fikrini verebilir. Konuyu bulduğunuzda, onun hakkında ne hissettiğinizi ve ne düşündüğünüzü not alın. Unutmayın, deneme bilgi değil, iç görü ister.
H3. 2. Giriş Paragrafını Vurucu Yap!
Okuyucuyu ilk cümleden yakalamalısınız. Bu, bir anekdot (kısa bir hikaye), şaşırtıcı bir istatistik ya da güçlü bir retorik soru olabilir. Giriş, yazınızın geri kalanının tonunu belirler.
H3. 3. Gelişmede Düşünceyi Olgunlaştır!
Her paragrafta tek bir ana fikri ele alın. Paragraflar arasında mantıksal bir geçiş olmalı. Bir paragraftan diğerine atlarken, okuyucuyu kaybetmeyin. Bağlayıcı ifadeler kullanın (“Bununla birlikte…”, “Öte yandan…”, “İşin ilginç yanı…”).
H3. 4. Sonuç: Kapanışı Güçlü Bitir!
Sonuç, yazdıklarınızın bir özeti olmamalıdır. Sonuç, okuyucuyu düşündürerek ya da duygusal bir çağrışım yaparak metni kapatmalıdır. Girişte sorduğunuz soruya geri dönebilir, ancak bu sefer farklı bir bakış açısıyla kapanış yapabilirsiniz. Okuyucunun zihninde bir iz bırakın.
Gençler, deneme sadece bir ders konusu değil, kendinizi keşfetme ve dünyayla sohbet etme biçimidir. Kaleminiz güçlü, düşünceleriniz özgür olsun!







