9. Sınıf Önemli Edeb Eserler Divan-ı Hikmet
|

Türkçenin Kalbi: Hoca Ahmet Yesevi ve Divan-ı Hikmet (9. Sınıf Edebiyat)

Merhaba gençler, bugün edebiyatımızın en köklü eserlerinden birine, Divan-ı Hikmet’e doğru zamanda yolculuğa çıkıyoruz!

Divan-ı Hikmet, 12. yüzyılda yaşamış büyük mutasavvıf Hoca Ahmet Yesevi tarafından kaleme alınan, İslami Türk edebiyatının bilinen ilk önemli eseridir. Eser, Yesevi’nin dervişlere ve halka İslamiyet’in temel kurallarını, ahlaki öğütleri ve tasavvuf yolunu öğretmek amacıyla yazdığı “hikmet” adı verilen şiirlerin bir araya gelmesiyle oluşmuştur. Bu özelliğiyle, Türklerin İslamiyet’i kabulünden sonraki ‘Geçiş Dönemi’ edebiyatının en değerli yapı taşlarından biri kabul edilir.

Hoca Ahmet Yesevi: Türkistan’ın Manevi Rehberi Kimdir?

Öncelikle şu karışıklığı bir netleştirelim. Divan-ı Hikmet’in yazarı Şeyh Galip ya da Fuzuli değildir. O, Hoca Ahmet Yesevi‘dir. Yesevi, 12. yüzyılda yaşamış, Türkistan coğrafyasında yetişmiş, en büyük Türk mutasavvıf (tasavvuf ehli) ve şairdir.

Biz Yesevi’ye sadece bir şair olarak bakmıyoruz; o, aynı zamanda bir öğretmendir, bir mürşittir (yol göstericidir). Yesevi, yazdığı bu eseri (Divan-ı Hikmet’i) öyle süslü, öyle ağır bir dille yazmamıştır. Neden mi? Çünkü onun amacı sarayda şiir okumak değil, halka ulaşmaktı. Bu yüzden, şiirlerini halkın konuştuğu, anladığı sade ve duru bir Türkçeyle yazmıştır.

  • Yaşam Alanı: Orta Asya (Yesi şehri).
  • Misyonu: Türkler arasında İslamiyet’i yaymak ve tasavvuf inancını yerleştirmek.
  • Yöntemi: Şiirlerini, halkın zaten bildiği hece ölçüsü ve dörtlük nazım birimiyle yazarak, dini bilgileri ezberlemeyi kolaylaştırmak.

Hikmet Ne Demek? Eserin Adı ve Türü

Eserin adı “Divan-ı Hikmet” yani “Hikmetler Divanı” demektir. Peki, bu “hikmet” kelimesi bize ne anlatıyor?

Hikmet, Yesevi’nin şiirlerine verdiği özel isimdir. Bunlar, bizim bugün bildiğimiz gazel ya da kaside gibi süslü şiirler değil, tamamen didaktik (öğretici) amaç taşıyan manzumelerdir. Hikmetler, Yesevi’nin hayat felsefesini, dinî inancını, Hz. Muhammed’e olan bağlılığını ve ölümden sonraki hayatla ilgili düşüncelerini yansıtır.

Bir hikmetin ana konusu genellikle şunlardan biri olur:

  • Dünyanın geçiciliği ve faniliği.
  • Nefsi terbiye etme (kötü huylardan arınma).
  • Peygamber sevgisi ve hayatından kesitler.
  • Cennet ve cehennem tasvirleri.
  • Dervişlik hayatının zorlukları ve güzellikleri.

Divan-ı Hikmet’in Yapı Taşları (Şekil Özellikleri)

Divan-ı Hikmet, Türk şiir geleneği ile İslami inançları harmanladığı için şekil özellikleri açısından da çok özeldir. Gelin, bu yapı taşlarına yakından bakalım:

1. Nazım Birimi ve Ölçüsü

Yesevi, halkın diline yakın olmak için Dörtlük nazım birimini kullanmıştır. Bu, bizim âşık edebiyatımızdan bildiğimiz bir özelliktir. Şiirlerin büyük çoğunluğu, Türklerin millî ölçüsü olan Hece Ölçüsü ile yazılmıştır (çoğunlukla 7’li ve 12’li hece kalıpları). Ancak, dönemin etkisiyle bazı şiirlerde Aruz ölçüsü de görülür, ama baskın olan Hece’dir.

2. Dil ve Üslup

Kullanılan dil, Orta Asya Türkçesi (Harezm Türkçesi/Karahanlı Türkçesi) özelliklerini taşır. Dil oldukça sadedir. Yesevi, halkın kolayca anlayıp ezberleyebileceği bir üslup benimsemiştir. Arapça ve Farsça kelimeler Divan şiirine göre çok daha azdır. Anlatım tarzı ise tamamen didaktiktir (öğreticidir).

3. Kafiye Düzeni

Genellikle halk şiirinde gördüğümüz aaxa, bbba şeklinde ilerleyen mani tipi kafiye düzeni ya da düz kafiye (aaaa, bbba) kullanılır. Bu, şiirlerin akılda kalıcılığını artırır.

Divan-ı Hikmet Neden Çok Önemli? (Geçiş Dönemi Vurgusu)

Arkadaşlar, Divan-ı Hikmet, edebiyat tarihimizde sıradan bir kitap değildir; o, bir köprüdür. Türklerin göçebe hayatından yerleşik İslami kültüre geçişini temsil eden dört büyük eserden biridir (Diğerleri Kutadgu Bilig, Atabetü’l-Hakayık ve Divanü Lügati’t-Türk).

Bu eser, Türk kültürünün iki ana damarını birleştirmiştir:

  1. İslamiyet Öncesi Türk Şiir Geleneği: Hece ölçüsü, dörtlük, sade dil.
  2. İslami Edebiyat Geleneği: Tasavvufi konular, Arapça-Farsça kelimelerin yavaş yavaş girmesi.

Yesevi, bu eserle sadece kendi tarikatının (Yesevilik) temellerini atmakla kalmamış, aynı zamanda Anadolu’da gelişecek olan Yunus Emre ve Hacı Bektaş Veli gibi büyük halk ozanlarına da yol göstermiştir. Yani Divan-ı Hikmet, Türk Tasavvuf Edebiyatının başlangıcıdır!

Divan-ı Hikmet ile Divan Edebiyatını Karıştırmayalım!

Eski notlarınızda Şeyh Galip, Fuzuli, Nef’i gibi isimlerin geçtiğini gördüm. İşte burası çok kritik bir ayrım noktasıdır. Gençler, Divan-ı Hikmet, 12. yüzyıl eseri iken, Fuzuli 16. yüzyılda, Şeyh Galip ise 18. yüzyılda yaşamıştır. Bu iki edebiyat anlayışı arasındaki farkları tablo üzerinde netleştirelim ki, kafamızda soru işareti kalmasın:

Edebiyatımızdaki İki Farklı Divan Anlayışı
ÖzellikDivan-ı Hikmet (Hoca Ahmet Yesevi)Klasik Divan Edebiyatı (Fuzuli, Baki, Nedim)
Yüzyıl12. Yüzyıl (Geçiş Dönemi)13. Yüzyıl – 19. Yüzyıl (Klasik Dönem)
Temel AmaçÖğretmek, ahlak ve din bilgisi vermek (Didaktik).Güzellik, estetik, aşkı sanatlı anlatmak.
ÖlçüÇoğunlukla Hece (Türk ölçüsü).Sadece Aruz (Arap ölçüsü).
DilSade, halkın konuştuğu Karahanlı Türkçesi.Ağır, Arapça ve Farsça kelimelerle dolu.
Nazım ŞekliDörtlük (Hikmet).Beyit (Gazel, Kaside, Mesnevi).

Gördüğünüz gibi, Divan-ı Hikmet, o ağır Divan şiirinden çok daha halka yakın, çok daha samimi bir eserdir. Yesevi, halkın dilini ve geleneğini terk etmemiştir. Bu yüzden onun mirası, sadece bir edebiyat eseri değil, aynı zamanda Türk kültürünün de temel dayanağıdır.

Divan-ı Hikmet’ten Akılda Kalıcı Bir Örnek

Hoca Ahmet Yesevi, hikmetlerinde sık sık ölümden ve dünyanın geçiciliğinden bahseder. Bir hikmetinde şöyle der:

Garip, fakir, yetim olsa,
Yanıp, eriyip, bitip dursa,
Mahşer günü yoldaşım olsa,
Şefaat etsem, o da kalsa.

Bu dizelerde bile ne kadar sade, içten ve öğretici bir ton olduğunu görüyoruz, değil mi? Şair, kendini fakir ve yetimlerin yanında konumlandırarak, alçakgönüllülüğü (tevazu) öğütlüyor ve dervişlik yolunun zorluklarını anlatıyor.

Sonuç: Yesevi’nin Bize Mirası

Sevgili öğrenciler, Divan-ı Hikmet’i incelerken sadece edebiyat bilgisi öğrenmiyoruz; aynı zamanda atalarımızın nasıl bir inanç ve ahlak sistemi kurduğunu da görüyoruz. Hoca Ahmet Yesevi, sadece şiir yazmakla kalmamış, Orta Asya’dan Anadolu’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyanın manevi haritasını çizmiştir.

Bu eser, bize şunu hatırlatıyor: En büyük eserler, en süslü dille yazılanlar değil, kalbe en çok dokunan, en çok kişiye ulaşan ve en çok öğreten eserlerdir. Divan-ı Hikmet de tam olarak budur.

Benzer Dersler