Gördüğünü adlandıran, adıyla da gördüğü şeyi bir tutan biz çocuklar o zamanlar ne şendik! O zamanlar zaman zamandı, kaza kaza, hayat da hayat. Gutenberg, -matbaacı dediler ona ve taklitçilerine- çalışkan elin, sabırlı parmağın ve titiz kalemin yetiştiremeyeceği kadar çoğalttı kelimeleri ve ipini koparan kelimeler, kelimeler, kelimeler boncuklar gibi dört bir yana dağıldılar. Böylece, gece ay ışığında, zaman nedir, diye bize sorulduğunda; hayat nedir, keder nedir, kader nedir, acı nedir diye sorulduğunda; bir zamanlar yüreğimizle bildiğimiz bütün cevapları, imtihan gecesini uykusuz geçiren ezberci öğrenci gibi birbirine karıştırdık. Biz şaşkınlar, anlıyorsunuz ya, doğru cevabı kulağımıza fısıldasın diye meleği beklerdik. Bu parça ile ilgili aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
Anlatıcı betimlemeleriyle kendi iç dünyasını ifade etmiştir.
Anlatım, durumun merkezinde yer alan bir anlatıcı tarafından gerçekleştirilmiştir.
Okurla söyleşir gibi kaleme alınması anlatımın daha etkili olmasını sağlanmıştır.
Tema olarak bireyin bunalımları işlenmiştir.
Anlatıcı bazen zamandan kopuşlar yaşamış, geçmiş ile gelecek arasında gidip gelmiştir.