Türkçe de İlk Türkçe Dönemi

Türkçenin Doğum Belgesi: Eski Türkçe (Göktürkçe) Dönemi ve Orhun Yazıtları

Merhaba Gençler, Bugün Dilimizin Zaman Tüneline Giriyoruz!

Türkçenin yazılı olarak ilk kez ortaya çıktığı, adeta dilimizin doğum belgesi niteliğindeki döneme, yani Eski Türkçe Dönemi’ne (veya yaygın adıyla Göktürkçe Dönemi’ne) hoş geldiniz. Bu dönem, genellikle 8. yüzyıl ile 10. yüzyıl aralığını kapsar ve Türkçenin henüz yabancı dillerin (Arapça, Farsça) yoğun etkisi altına girmediği, kendine has saf yapısını koruduğu, anıtlara kazınmış en eski metinlerin ortaya çıktığı paha biçilmez bir hazine dönemidir.

Eski Türkçe Dönemi Nedir ve Neden Önemlidir?

Hepimizin bir aile albümü var, değil mi? İşte Eski Türkçe Dönemi de bizim dilimizin en eski fotoğraf albümü, hatta ilk yazılı anayasasıdır diyebiliriz. Bu dönem, Türkçenin bağımsız bir yazı dili olarak ortaya çıktığı, özellikle Göktürk Kağanlığı zamanında taşlara kazınan Orhun Abideleri ile zirveye ulaştığı tarihsel süreci ifade eder. Bu metinler sayesinde, dilimizin 1200 yıl önceki halini ve Türk milletinin devlet anlayışını, kültürünü bizzat kendi ağızlarından öğreniyoruz.

Orhun Abideleri: Taşlara Kazınan Tarih

Orhun Anıtları, Moğolistan sınırları içinde, Orhun Irmağı kıyısında yer alan ve Tonyukuk, Kül Tigin ve Bilge Kağan adına dikilmiş üç büyük yazıttır. Bu anıtlar sadece dil bilimi için değil, tarih ve sosyoloji için de inanılmaz derecede önemlidir. Çünkü bu metinler, bir kağanın halkına hesap vermesi, öğütler vermesi ve devletin nasıl ayakta kaldığını anlatması açısından eşsizdir.

Kimin Adına Dikildi ve Neden Yazıldı?

Bu anıtlar, Göktürk Kağanlığı’nın en parlak dönemine denk gelir. Her biri farklı bir kahraman veya lidere adanmıştır:

  • Tonyukuk Yazıtı: Vezir Tonyukuk’un kendisi tarafından diktirilmiştir (yaklaşık 732). Tonyukuk, devletin kuruluş ve yükseliş sürecini, askeri başarıları ve Bilge Kağan’a verdiği öğütleri anlatır.
  • Kül Tigin Yazıtı: (732) Bilge Kağan’ın kardeşi, büyük komutan Kül Tigin’in ölümü üzerine Bilge Kağan ve yeğeni Yolluğ Tigin tarafından dikilmiştir. Kül Tigin’in kahramanlıkları ve ölümünden duyulan üzüntü dile getirilir.
  • Bilge Kağan Yazıtı: (735) Kağan’ın kendi ağzından, halkına hitaben yazılmış öğütler, devletin çöküş ve yeniden diriliş hikayesi yer alır. Bu metinler, Türk devlet geleneğinin temelini oluşturur.

Kullanılan Alfabe: Göktürk Alfabesi

Bu dönemde kullanılan alfabe, Göktürk Alfabesi‘dir (diğer adıyla Orhun Alfabesi). Bu alfabe, sağdan sola doğru yazılır ve ilginç bir şekilde, tıpkı runik (İskandinav) yazıtlara benzeyen keskin, çivi yazısını andıran işaretlerden oluşur. Peki bu alfabeyi özel kılan ne?

Göktürk Alfabesi, Türkçenin ses yapısına mükemmel uyum sağlamak üzere tasarlanmıştır. Yalnızca 38 harften oluşmasına rağmen, ünlü ve ünsüz uyumlarını çok başarılı bir şekilde temsil eder. Bu alfabe, Türklerin kendi kültürel kimliklerini yansıtan, tamamen milli bir alfabedir.

Eski Türkçenin Yapısal Özellikleri (Dilin Dedesini Tanıyalım)

Eski Türkçe, günümüz Türkçesine çok benzeyen, ancak bazı ses ve biçim farklılıkları olan bir dildir. Sınavda karşınıza çıktığında ‘Cepte bilgi!’ diyeceğiniz temel özelliklerine bakalım:

1. Ses Özellikleri

  • Sözcük Başında “t” ve “k”: Günümüz Türkçesinde “d” ve “g” ile başlayan birçok kelime o dönemde “t” ve “k” ile başlardı. (Örn: *Tiş* (diş), *Teg* (değ), *Köz* (göz)).
  • “b” ve “m” Sesleri: Bazı kelimelerde “b” yerine “m” kullanılırdı. (Örn: *Mengü* (Bengü/sonsuz)).
  • Ünlü Zenginliği: Günümüz Türkçesinde kaybolan veya değişen bazı ünlüler (örneğin yuvarlak ünlüler) daha belirgindi.

2. Sözcük ve Biçim Özellikleri

Eski Türkçe, eklemeli (bitişken) dil yapısının en saf halini gösterir. Yani, sözcük köklerine ekler getirilerek yeni anlamlar türetme kuralı bu dönemde de çok güçlüydü.

  • Yabancı Etki Yok: Bu dönem metinlerinde Arapça, Farsça veya diğer dillerden alınmış sözcük yok denecek kadar azdır. Dil, öz Türkçedir ve oldukça yalındır.
  • Çoğul Eki: Günümüzdeki “-lar / -ler” eki yerine daha çok “-t” veya “-lar” (farklı kullanımlarla) görülür.
  • Geniş Zaman: Geniş zaman eki olarak günümüzdeki “-r” yerine “-ur/-ür” veya “-ar/-er” ekleri kullanılırdı.
  • Şahıs Ekleri: Fiillere gelen şahıs ekleri (kişi ekleri) günümüzdeki kadar sadeleşmemişti. Örneğin, birinci tekil kişi eki “-m” (geldim) yerine “-men” (gelmen) gibi biçimler kullanılabilirdi.

Neden Bu Dönemi Bilmek Zorundayız?

Bu dönemin ders kitaplarında bu kadar geniş yer almasının üç temel sebebi var:

1. Milli Kimlik ve Dil Bilinci: Eski Türkçe, bizim dilimizin kökleridir. Bu kökleri bilmek, Türkçenin ne kadar köklü, güçlü ve zengin bir dil olduğunu anlamamızı sağlar. Dilin tarihini bilen bir öğrenci, diline daha çok sahip çıkar.

2. Tarih ve Kültür Taşıyıcısı: Orhun Yazıtları, sadece dil bilgisi metni değil, aynı zamanda Türk milletinin bağımsızlık aşkını, devlet kurma felsefesini ve sosyal yapısını anlatan tarih dersleridir. “Tokluğun kıymetini bilmezsen, aç kalırsın” gibi bilgece öğütler içerir.

3. Dilin Evrimi: Eski Türkçe, sonraki dönemler olan Karahanlı Türkçesi (Hakaniye) ve Eski Anadolu Türkçesi için bir köprü görevi görür. Dilin nasıl değiştiğini ve seslerin nasıl yumuşadığını bu dönemden başlayarak takip edebiliriz.

Dönemlerin Karşılaştırılması: Eski Türkçe ve Sonrası

ÖzellikEski Türkçe (Göktürkçe)Eski Uygur Türkçesi (Sonrası)
Tarih Aralığı (Yaklaşık)8. Yüzyıl – 10. Yüzyıl10. Yüzyıl – 13. Yüzyıl
Yazıtlarda KonuDevlet işleri, savaşlar, siyasi öğütler.Dini metinler (Budizm, Maniheizm), hukuk belgeleri.
Kullanılan AlfabeGöktürk (Orhun) Alfabesi.Uygur Alfabesi (Sogd kökenli), Mani, Brahmi.
Yabancı EtkiHemen hemen hiç yoktur (Saf Türkçe).Çince ve Sanskritçe dini terimler görülmeye başlar.
Önemli EserOrhun Abideleri (Tonyukuk, Kül Tigin, Bilge Kağan).Altun Yaruk, Sekiz Yükmek.

Unutmayın, dilimiz sürekli yaşayan, nefes alan bir varlık. Eski Türkçe, o varlığın ilk ve en güçlü nefesidir. Bu dönemi iyi kavradığımızda, hem edebiyat hem de tarih derslerinde çok daha rahat edeceğiz. Dilimizin bu muazzam yolculuğunda size başarılar diliyorum!

Benzer Dersler