9. Sınıf Dil ve Anlatım Dersleri

9. Sınıf Ses Bilgisi ve Telaffuz Konu Anlatımı

Bu dersimizde 9. Sınıf Ses Bilgisi ve Telaffuz konusunu detaylı bir şekilde inceleyeceğiz. Bu konu ile ilgili olarak dikkat etmeniz gereken bir husus şudur ki; aşağıda yer alan kavram bağlamı sizin mevcut ders müfredatından farklı olsa da ancak sitemizin anlatımımız daha kapsayıcı olacaktır.

Bu derse başlamadan önce 8. Sınıf konu anlatımları ile daha önce işlediğiniz konulara bakmak  ve hafızanızı tazelemek isteyebilirsiniz.

9. Sınıf Ses Bilgisi ve Telaffuz konusunun sonunda aşağıdaki kazanımları elde edecek ve aşağıda yer alan soruların cevaplarına ulaşmanızı hedeflemekteyiz.

Ses nedir? Ses uyumları nelerdir? Ses ile telaffuz arasındaki ilişki nasıl anlaşılır?

Türkçe’de vurgu ve tonlama nasıl yapılır? Ses akışı ve ses terbiyesi nedir?

Türkçedeki seslerin özellikleri nelerdir?

Türkçedeki ses uyumlarının oluşumu nedir?

Ses ve telaffuz ilişkisinin belirlenişi nasıl gerçekleştirilir?

Vurguyla ilgili kurallar uygulanışı ifadenin gerektirdiği biçimde tonlama yapılışı

Ses akışını bozan durumlar

Ses terbiyesi ve konuşma biçiminin nasıl gerçekleştiği

Ses Bilgisi

Ses bilgisi, dilsel seslerin öğelerini araştırır; araştırma alanı, konuşulan dildir. Akciğerlerden gelen havanın boğazda oluşturduğu titreşime ses denir. Ses, dilin işlevli en küçük birimidir. Harf ise sesin yazıdaki karşılığıdır. Bir dildeki harflerin belirli bir sıraya dizilmiş bütününe alfabe denir. Ses bilgisinin inceleme alanları ses, harf, seslerin anlam ayırıcı özelliği, ünlüler, ünsüzler, ses dizimi, ünlü ve ünsüzlerle ilgili kurallar, sesler arasındaki etkileşimler, ses değişimleri, ses olaylarıdır.

Türkçede Seslerin Sınıflandırılması

Dildeki sesleri gösteren ve alfabeyi oluşturan işaretlere harf denir. Yani harf, sesin yazıdaki karşılığıdır. Bir dildeki harflerin belirli bir sıraya dizilmiş bütününe alfabe denir. Alfabede bulunan harflerin dilin her sesini temsil edebilmesi önemlidir.

Türk alfabesi, Lâtin harfleri esas alınarak (Lâtin alfabesindeki “q”, “x” ve “w” harfleri alınmamış; bu alfabeye “ğ”, “i”, “ş” sesleri eklenmiştir.) oluşturulmuştur. Türk alfabesinde 29 harf bulunmaktadır. Bunların 21 tanesi ünsüzleri, 8 tanesi de ünlüleri karşılar. Türk alfabesi, her ses için ayrı bir harf ve her harf için ayrı bir ses ilkesine göre düzenlenmiştir. Buna göre dilimiz, yazıldığı gibi okunan, okunduğu gibi yazılan bir dildir.

Büyük Harflerin Yazımı: A B C Ç D E F G Ğ H İ I J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z

Küçük Harflerin Yazımı: a b c ç d e f g ğ h i ı j k l m n o ö p r s ş t u ü v y z

Bir dilde bulunan sesler, o dilin ses dağarcığını oluşturur. Türkçenin ses dağarcığını da 29 ses oluşturur. Türk alfabesindeki harfler, gösterdikleri seslerin ağızdan çıkışına göre “ünlü (sesli)” ve “ünsüz (sessiz)” olmak üzere ikiye ayrılır.

Ünlüler ve Özellikleri

Ünlüler, ses yolunda bir engele uğramadan çıkan seslerdir. Bunlar tek başına okunur ve heceleri oluşturur.

Türkçede sekiz tane ünlü harf vardır: a, e, ı, i, o, ö, u, ü

Ünlüler, söyleniş özelliğine, dilin ve ses yolunun aldığı biçimlere göre değişik özellikler gösterir:

– Kalın ünlüler (a, o, u, ı), dilin geriye çekilmesiyle; ince ünlüler (e, ö, ü, i), ‘ dilin ileri doğru itilmesiyle oluşur.

– Dudaklar düz durumdayken çıkan ünlüler düz (a, e, ı, i); toplanıp yuvarlaklaşmasıyla oluşan ünlülerse yuvarlak (o, ö, u, ü) ünlüdür.

– Alt çenenin açık ve ağız boşluğunun geniş durumunda çıkan ünlüler geniş (a, e, o, ö); alt çene az açık ve ağız boşluğu darken çıkan ünlüler de dar (ı, i, u, ü) ünlüdür.

Ünlü Uyumları

Türkçede, ünlülerin kalınlık-incelik ve düzlük-yuvarlaklık, darlık-genişlik durumuna göre iki çeşit ünlü uyumu vardır.

1) Büyük Ünlü Uyumu: Türkçe bir sözcükte ilk hecenin ünlüsü kalın ise (a, ı, o, u), sonraki hecelerin ünlüsü de kalın (a, ı, o, u); ilk hecedeki ünlü ince ise (e, i, ö, ü), sonraki ünlüler de ince (e, i, ö, ü) olur. Bu özelliğe büyük ünlü uyumu denir.

Sözcük Ünlülerin Özellikleri

sa – vur – mak (kalın – kalın – kalın)

bü – zül – mek (ince – ince – İnce)

göl – ge – lik (ince – ince – ince)

do – lay – lı (kalın – kalın – kalın)

2) Küçük Ünlü Uyumu: Ünlülerin düzlük-yuvarlaklık, darlık-genişlik bakımından uygunluğudur. Bu kurala göre; Türkçede düz ünlülerden (a, e, ı, i) sonra düz ünlüler (a, e, ı, i) gelir. Yuvarlak ünlülerden (o, ö, u, ü) sonra ya düz- geniş ünlüler (a, e) ya da dar-yuvarlak ünlüler (u, ü) gelir. Küçük ünlü uyumu aranırken heceler bir önceki heceye göre değerlendirilir.

Sözcük Ünlülerin Özellikleri

ge – ri – lim (düz-geniş, düz-dar, düz-dar)

buğ – day – lı (yuvarlak-dar, düz-geniş, düz-dar)

kor – ku – luk (yuvarlak-geniş, yuvarlak-dar, yuvarlak-dar)

yö – ne – tim (yuvarlak-geniş, düz-geniş, düz-dar)

Ünsüzler ve Özellikleri

Ünsüzler, ses yolunda bir engele çarparak çıkan seslerdir. Bunlar ünlülerle birleşmedikçe okunamaz.

Türkçede yirmi bir ünsüz harf vardır:

Ünsüz Harfler

b, c, ç, d, f, g, ğ, h, j, k, I, m, n, p, r, s, ş, t, v, y, z

– Türkçede ünsüzler, ses tellerinin titreşime uğrayıp uğramamasına göre sert ünsüz (ses telleri titreşmeden oluşur) ve yumuşak ünsüz (ses tellerinin titreşmesiyle oluşur) olmak üzere ikiye ayrılır:

Sert Ünsüzler: ç, f, h, k, p, s, ş, t

Yumuşak Ünsüzler: b, c, d, g, ğ, j, I, m, n, r, v, y, z

– Ünsüzlerin oluşumu sırasında ses yolu ya kapalıdır ya da dardır. Buna göre ünsüzler ikiye ayrılır: 1) Sürekli Ünsüzler: Ses yolunun daralma durumunda oluşan ünsüzlerdir. 2) Süreksiz Ünsüzler: Ses yolunun kapalı durumunda oluşan ünsüzlerdir.

Sürekli Ünsüzler: f, ğ, h, j, I, m, n, r, s, ş, v, y, z

Süreksiz Ünsüzler: b, c, ç, d, g, k, p, t

– Bir ünsüzün boğumlanma (ciğerlerden gelen havanın, ağız ve burundaki çeşitli nokta ve bölgelerde engellemeye uğrayarak ses olarak çıkması) noktasına o ünsüzün çıkağı denir. Çıkak bakımından ünsüzler dörde ayrılır:

Dudak Ünsüzleri: b, f, m, p, v

Diş Ünsüzleri: c, ç, d, j, n, s, ş, t, z

Damak Ünsüzleri: g, ğ, k, I, r, y

Gırtlak Ünsüzleri: h

Türkçenin Başlıca Ses Özellikleri

– Türkçe sözcükler büyük ve küçük ünlü uyumuna uyar. Ancak bu kurala uymayan çok az sayıda sözcük ve ekler vardır.

çamur, kabuk, sabun, yağmur, hamur, samur, tavuk…

– Türkçe sözcüklerde ilk heceden sonra (ikinci üçüncü hecelerde) o, ö ünlüsü bulunmaz.

telefon, balkon, doktor, atom, konsol, radyo, röportaj, römork…

– Türkçede uzun ünlü yoktur.

câhil, cühela, nâme, âlim, âşık, ucûbe, heyûla, hâkim, kâmil…

– Türkçede iki ünlü yan yana gelmez.

şuur, şiir, saat, faal, fiil, naat, kanaat, maalesef, teessüf, taaccüp…

– Türkçe sözcüklerde f, h, j sesi yoktur.

fasıl, faiz, efdal, efor, hakem, haber, jilet, jargon, ajanda, müjgân…

– Türkçede c, ğ, I, m, n, r, v, z sesleri sözcüğün başında bulunmaz.

cümle, cennet, ğadab, lâhika, mâşuk, nur, ruhsat, vazife, zarafet…

– Türkçede sözcük başında iki ünsüz yan yana bulunmaz.

plan, spor, flüt, tren, plaket, trafik, kredi, kriter, prens, flama…

– Türkçede sözcük kökünde aynı cinsten iki ünsüz yan yana bulunmaz.

madde, cadde, şiddet, sıhhat, tasavvuf, millet, hürriyet, ciddi, hisse…

– Türkçede sözcük sonunda b, d, c, g sesleri bulunmaz.

kitab, hitab, ferd, derd, Hac, miraç, ihraç, reng, ceng…

– Türkçede, yabancı dillerden gelmiş “b, c, d, g” sesleriyle biten sözcüklerin bu sesleri “p, ç, t, k” seslerine dönüştürülür.

kitap, hitap, ilaç, hariç, renk, cenk…

Bu kural, karışıklığa yol açmaması için bazı sözcüklerde uygulanmamıştır.

Ot (bitki)

Od (ateş)

Saç (baş derisini kaplayan kıllar)

Sac (yassı demir-çelik ürünü)

Haç (Hristiyanlığın sembolü)

Hac (İslam’ın şartlarından biri) 

Türkçede Başlıca Ses Olayları

Ünsüzlerle İlgili Ses Olayları

Ünsüz Benzeşmesi (Ünsüz Sertleşmesi / Ünsüz Uyumu)

Sert ünsüzlerden biriyle (f, s, t, k, ç, ş, h, p) biten bir sözcükten sonra yumuşak ünsüzle c, d, g başlayan bir ek gelirse ekin başındaki yumuşak ünsüzler ç, t, k şeklinde değişerek sertleşir.

kitap – cı – kitapçı

kadayıf – cı – kadayıfçı

balık – cı – balıkçı

bilmiş – cesine – bitmişçesine

külah – da – külahta

İzmit’ – den – İzmit’ten

2014’ – de – 2014’te

üret – gen – üretken

seç – gi – seçki

yetiş –gin – yetişkin

Ünsüz Yumuşaması (Değişimi)

Süreksiz sert ünsüzlerden biriyle (p, ç, t, k) biten bir sözcükten sonra ünlüyle başlayan bir ek gelirse süreksiz sert ünsüzler yumuşayarak b, c, d, g, ğ ye dönüşür,

çorap –ı – çorabı

matkap – ın – matkabın

yargıç – a – yargıca

ilaç – ım – ilacım

şerit – e – şeride

git- ip – gidip

denk – im – dengim

yumak –ı – yumağı

Ünsüz Türemesi

Bazı sözcüklerde, “olmak” veya “etmek” yardımcı eylemiyle birleşik eylem oluşturulduğunda ya da bu sözcüklere ünlüyle başlayan bir ek getirildiğinde ünsüz türemesi görülür.

af + etmek – affetmek

his + etmek – hissetmek

red + etmek – reddetmek

hal + olmak – hallolmak

zan – ımca – zannımca

hat – ınızın – hattınızın

Ünsüz Düşmesi

k ünsüzüyle biten bazı sözcükler -cık, -cik, -cuk, -cük, -cek, -cak, -I eklerinden birini aldığında, sondaki k ünsüzü düşer.

ufak – cık – ufacık

tefek – cik – tefecik

küçük -l – mek – küçülmek

büyük – cek – büyücek

alçak – cık – alçacık

alçak -l – mak – alçalmak

yüksek -l – mek – yükselmek

Dudak Ünsüzlerinin Benzeşmesi

Dudak ünsüzlerinden olan b, kendinden önce gelen diş ünsüzü olan n’yi, dudak ünsüzü olan m’ye dönüştürür.

saklanbaç – saklambaç

dolanbaçlı – dolambaçlı

tenbel – tembel

sünbül – sümbül

tanbur – tambur

penbe – pembe

Kaynaştırma Harfleri (Koruyucu Ünsüzler)

Türkçe sözcüklerde iki ünlü yan yana bulunmadığından, ünlüyle biten bir sözcüğe ünlüyle başlayan bir ek getirildiğinde sözcükle ek arasına y, ş, s, n kaynaştırma ünsüzlerinden biri girer.

oda – y – a (durum ekinden önce)

oda – s –ı (iyelik ekinden önce)

hırka – n – ın (tamlayan ekinden önce)

sancı – y – ı (durum ekinden önce)

yedi – ş – er (üleştirme sayı sıfatı ekinden önce)

Ünlüyle biten bir sözcüğe idi, imiş, ise ek eylemleri, ile sözcüğü ve iken eki birleşik yazıldığı zaman araya y koruyucu ünsüzü girer ve bunların başındaki i sesleri düşer.

kalfa + i – di – kalfaydı

kalfa + i – miş – kalfaymış

kalfa + i – se – kalfaysa

kalfa + i – le – kalfayla

kalfa + i – ken – kalfayken

Ek Ulama

Sözcüklerin sonundaki ünsüzlerin bir sonraki sözcüğün başındaki ünlülere ulanarak (bağlanarak) okunmasıdır.

Gittin, taş atarak denizlerime

Halka halka genişleyen anıların kaldı

Girdin çıkmamak üzere dehlizlerime

Birden yaşamanın hızı azaldı

Ünsüz Göçüşmesi (Yer Değiştirme, Metatez)

Bazı ünsüzlerin yer değiştirmesidir. Türkçede daha çok, r ve I ünsüzlerinin bulunduğu sözcüklerde, birinci hecenin sonundaki sesle, ikinci hecenin başındaki ses, birbirinin yerine geçer. Bu durum konuşma dilinde, daha çok da ağızlarda görülür.

Doğru Yazımı / Göçüşme

kirpik kiprik

kibrit kirbit

köprü körpü

toprak torpak

bayram baryam

yanlış yalnış

yalnız yanlız

çömlek çölmek

Ünlülerle İlgili Ses Olayları

Ünlü Düşmesi

Son hecesinde dar ünlü bulunan bazı sözcükler, ünlüyle başlayan bir ek aldığında son hecedeki dar ünlü düşer.

boyun – um boynum

izin – inizle izninizle

şehir – e şehre

hüzün – ümü hüznümü

emir – iniz emriniz

omuz – una omzuna

ağız – ından ağzından

Bazı sözcükler yapım eki alırken ünlü kaybına uğrar.

ayır – ılık ayrılık

sızı – layan sızlayan

ileri – lemek ilerlemek

yumurta – lamak yumurtlamak

kıvır – ım kıvrım

kavur – ulmak kavrulmak

devir – im devrim

oyun – ayan oynayan

uyu – gu uyku

Son hecesinde dar ünlü bulunan bazı sözcüklerle “olmak” ve “etmek” yardımcı eylemiyle bileşik eylem oluşturulurken dar ünlü düşer.

sabır + etmek sabretmek

emir + etmek emretmek

keşif + etmek keşfetmek

hapis + olmak hapsolmak

kayıt + olmak kaydolmak

kayıp + olmak kaybolmak

ÖNEMLİ NOT:

Bazı sözcüklerin birleşmesinde dar ünlülerin düştüğü görülür.

kayın + ata kaynata

cuma + ertesi cumartesi

kahve + altı kahvaltı

ne + için niçin

ne + asıl nasıl

Ünlü Daralması

Türkçede geniş ünlüyle (a,e) biten bir sözcük -yor eki aldığında o sözcüğün geniş ünlüsünü ı, i, u, ü ’ ye çevirerek daraltır.

ara – yor arıyor

bulma – yor bulmuyor

gözle – yor gözlüyor

sula – yor suluyor

içme – yor içmiyor

Ünlü Türemesi

-cık, -cik eki alan bazı sözcüklerde ek ile sözcüğün arasında a, e, ı, i ünlülerinin türediği görülür.

az – cık azıcık

bir – cik biricik

genç – cik – gencecik

dar – cık daracık

Telaffuz (Söyleyiş)

Telaffuz, en geniş anlamıyla konuşmayı sağlayan hareketlerin tümüdür. Dar anlamıyla dil seslerini çıkarma olayıdır. Telaffuz sırasında pek çok organ görev alır. Beyinle konuşmayı sağlayan organlar bir bütün olarak çalışır. Konuşma sırasında ses organlarının (gırtlak, ses telleri, küçük dil, damak, dil, dişetleri, dudaklar, geniz vb.) hepsi birden rol oynar. Bu organların hepsine birden konuşma aygıtı adı verilir. Ses için gerekli hava solunum organlarınca sağlanır. Soluk alıp verme sırasında da adeta bir körük gibi çalışan ciğerlere hava dolup boşalır. Bu sırada diyafram adı verilen kubbe biçimindeki kas demeti, göğüs kaslarını ve ciğerleri genişletip daraltır. Konuşma sırasında soluk borusu yoluyla ciğerlerden gelen hava gırtlaktaki ses tellerine çarpar ve onları titreştirir. Titreşen hava daha sonra sese dönüşür.

Ses ve Seslerin Kullanımı

Konuşmada seslerin özelliklerini bilmek, onları doğru ve güzel telaffuz etmek son derece önemlidir. Bu yüzden konuşurken dili, belirlenen amaç doğrultusunda kullanmak için çeşitli yöntemlere başvurulur. İnsanın kendisini ifade etmesi, çervesindekileri anlaması, onlarla duygu, düşünce, tasarım ve inançlarını paylaşması konuşma ile gerçekleşir. Ayrıca insan, üyesi olduğu toplumla konuşma aracılığıyla bütünleşir.

Konuşma, dil kurallarına bağlı ses akışıyla gerçekleşir. Ses akışını doğru etkili, yerinde kullanmak, konuşmayı güzelleştirir; iletişimin amacına ulaşmasını sağlar. Ses akışı hece, kelime, kelime grupları ve cümlelerde dil birliklerine yüklenen duygu değeriyle gerçekleşir. Zaten dil göstergelerinin bir yönü gösterilen olarak adlandırılan anlam değerlerinden, diğer yönü de gösteren durumundaki seslerden ve ses değerlerinden oluşur. Bu ses ve anlam birlikte vardır. Her anlam kendine özgü sesi, her ses de kendine özgü anlamı beraberinde getirir. Konuşma bu birlikteliğin sağlandığı etkinliktir.

Söyleyiş ise bu etkinlikte dildeki sesleri anlama göre yorumlama becerisidir. Burada ses ve ses akışının önemi açıkça ortaya çıkar. Ses ve ses akışının yorumlanışı söyleyişe kişisellik kazandırır. Bunun için herkes söyleyişiyle kendi kimliğini, mizacını, kültürünü seslendirir denilse yeridir. Öyleyse sesin özellik ve değerlerinin tanınması, konuşan kişinin sesle ilgili kusurlarını düzeltmesi ve güzelleştirmesi üzerinde durmak gerekir.

Boğumlama ve Boğumlama Kusurları

Boğumlama, kelimelerin doğru ve anlaşılır bir biçimde seslendirilmesidir. Konuşan kişi kelimeleri dudaklarını, dilini ve çenesini gerektiği kadar oynatarak seslendirmelidir. Eksik ya da yetersiz boğumlama kelimelerin farklı ve yanlış anlaşılmasına yol açar. Çeşitli seslendirme kusurları nedeniyle söylenenler yeterince anlaşılamaz. Konuşmacı harfleri doğru telaffuz edemeyebilir veya konuşurken bazı heceleri yutabilir. Şimdi bu kusurları ve giderilme yöntemlerini öğrenelim:

Gevşeklik

Ses organlarının genel tembelliğidir ve en çok karşılaşılan durumdur. Bu durum, konuşma sönüklüğüne yol açar. Gevşekliği gidermek için dişleriniz arasına bir kalem sıkıştırın ve aşağıdaki cümleleri hızla okuyun.

Biz de bize biz derler, sizde bize ne derler?

Şu köşe yaz köşesi, şu köşe kış köşesi, ortadaki su şişesi.

Bir berber bir berbere bre berber gel beraber bir berber dükkânı açalım demiş.

Pireli peyniri perhizli pireler teperlerse pireli peynirler de pır pır pervaz ederler.

Al bu takatukaları takatukacıya götür. Takatukacı takatukaları takatuka- lamazsa takatukacıdan takatukaları takatukalatmadan al geri getir.

Ek Pelteklik

Bir harfin çıkarılamayarak bir diğeri ile değiştirilmesidir. Bu durum, dilin yeterince eğitilmemesinden, lehçelerin yapısından veya bazı dillerin fazla etkisinde kalmaktan kaynaklanabilir. Bu kusurda dil ucu ile konuşma egemendir. Türkçe üzerinde tespit edilen pelteklik türlerinden bazılarını örneklerle inceleyelim:

J yerine Z kullanma: şarJ-şarZ, Jilet-Zilet, Jöle-Zöle…

Ş yerine S kullanma: paŞâm-paSam, Şapka-Sapka, Şimdi-Simdi…

C yerine J kullanma: panCar-panJar, anCak-anJak, kuCak-kuJak…

S yerine Ş kullanma: Sana Söylüyorum-Şana Şöylüyorum…

R yerine L kullanma: biRader-biLader, meRhem-meLhem…

 yerine A kullanma: kÂğıt-kAğıt, KemÂl-KemAl, lÂstik-IAstik…

Yukarıdaki örneklerde ilk sözcüklerde belirtilen sesler çıkarılamadığından ikinci örneklerde belirtilen sesler onların yerine kullanılmaktadır. Bu seslerin çıkarılamaması durumunda bunların üzerinde uygun alıştırmaların sık sık yapılması gerekmektedir.

Tutukluluk

Bir hece üzerinde takılıp kalma, heceyi veya kelimeyi tekrarlama durumudur. Bu sorun en çok düşünce akışındaki duraklamadan kaynaklanır. Tutukluğu gidermek için herhangi bir metni önce yavaşça ve sonra hızlanarak okuyun.

Kekeleme

Tutukluğun ileri aşaması, söz söylerken birdenbire duraklama, çoğunlukla buna katılan yüz buruşturması ve gerilme hareketiyle hecelerin tekrarlanması. Kekeleme genellikle çocukluk döneminde oluşan bir konuşma bozukluğudur. Kekeleme beyin konuşma merkezinde mesaj akışında oluşan karışıklığın bir sonucudur ve çoğunlukla psikolojik bir sorundur.

Kekemeliği gidermek için yapılabilecek bazı alıştırmalar:

– Bir metni okumayı yeni öğrenir gibi düşük hızda fakat yüksek sesle bol bol okumak

– Metindeki belli cümleleri ezberleyerek tekrar tekrar seslendirmek

– Metinde yer alan tekerlemeleri ısrarla doğru okumaya çalışmak

Asalak Sesler

Bazı sesler veya kelimeler asalak olarak kelimelerin arasına takılır ve konuşmayı dinlenemez hale getirir. Asalak sesler veya kelimeler konuşmacının fikir netliği ve kendine güveni hakkında şüphe uyandırır. Konuşmanın kalitesini baltalar ve dinleyiciyi sıkar. Bu kapsamda ııı, eee, aaa, ooo, şey, yani, mesela, evet vb. ses veya kelimeler konuşma arasında sık sık veya gerekmediği halde kullanıldığında dinleyici rahatsız olur.

Islıklama

Konuşma sırasında “S” ünsüzünün şiddetini abartmaktan ileri gelir. Dil üst dişlerin iç tarafına dayanıp hava dişlerin arasından sızarsa bu yanlış ortaya çıkar.

Gığılama

Konuşma sırasında “R” sesini “ğ, I, y” seslerinden birisi gibi boğumlamadır. Bir başka deyişle “R” ünsüzünün boğazdan çıkarılmasıdır. Bu özellik Fransız fonetiğinde görülmektedir. Uzun yıllar yurt dışında yaşayan daha sonra yurda dönen kişilerde de gözlenen bir boğumlama biçimidir. Alıştırmalarla düzeltilebilir.

bakıyorum – bakıyoyum / bakıyoğum / bakıyolum neredesin – neyedesin / neğedesin / neledesin

Atlama

Konuşurken bazı harfleri veya heceleri atlamak, söylememektir. Acelecilik ve konuşmaya önem vermeyişten kaynaklanır.

kilitledim – kitledim

bir dakika – bir dakka

kalk oradan – kalk ordan

nasılsınız – nassınız

hanımefendi – hamfendi

E> Boğumlama Gecikmesi

Kişinin, sesleri yaşının gerektirdiği dil olgunluğu içinde ifade edememe durumudur.

Ağır Boğumlama

Bu tip boğumlama bozukluğu olanlar, heceleri gereğinden fazla uzatarak konuşurlar. Uzatma çoğunlukla bir kelimenin bütün hecelerinde ve cümlenin de bütün kelimelerinde görülür. Dil ve konuşma bozukluğu türlerinden en az rastlanan ağır boğumlama, genellikle alışkanlık ve kötü örnek faktörlerine bağlıdır.

Akşaamüzerii şehir merkeezinde meydaana gelen traafik kazaasında çok saayıda yaraalı olduuğu bildirildi.

İyi ve nitelikli bir söyleyiş, nitelikli bir seslendirme ile gerçekleşir. Söyleyişi güzelleştiren diğer öğeler; duraklama, ulama, vurgu ve tonlamadır.

Duraklama

insanın konuşurken nefes alıp vermesi konuşmasını kısa bir süre duraklatır. Konuşmanın bu şekilde duraklatılmasına “duraklama” denir. Duraklama iyi bir konuşma için çok önemlidir. Duraklamasız bir konuşma ise telaffuzu ve anlaşılmayı olumsuz etkiler.

Duraklar, yazı dilinde noktalama işaretleriyle karşılanır. Bir metni okuyan kişi nefes molalarını noktalama işaretlerine denk getirir. Aşağıdaki cümleleri önce duraklamalara dikkat etmeden okuyup daha sonra duraklamalara, eğik çizgilerin bulunduğu yerlere, dikkat ederek okuduğumuzda, anlatılanların doğru anlaşılabilmesi için duraklamanın ne kadar önemli olduğunu anlarız. Metindeki tek çizgiler (/) kısa duraklama, çift çizgiler (//) uzun duraklama noktalarını gösterir. Çift çizgi ile kesilen yerde cümle bitmiştir.

İstedikten sonra / her insan, / başarıya ulaşabilir. // Bunun için önce hedef belirlenmeli, / ardından bir çalışma planı yapılmalıdır. // Sonra bu plan çerçevesinde çalışmaya başlamalıdır. // İnsan, / planlı bir şekilde ve sürekli çalıştığında hedeflerine ulaşır. // Bu konuda söylenmiş güzel bir atasözümüz vardır: // “Azmin elinden hiçbir şey kurtulmaz.//”

Durak yerleri sadece düzyazılarda değil, şiirlerde de vardır. Durak yerleri aruz ölçüsüyle yazılmış şiirlerde aruz kalıplarıyla sağlanırken hece ölçüsüyle yazılmış şiirlerde hece sayısının eşitliği ile sağlanır.

6+5 duraklı

Üryan geldim gene / üryan giderim

Ölmemeye elde / fermanım mı var

Azrail gelmiş de / can talep eyler

Benim can vermeye / dermanım mı var

4+4+3 duraklı

Göremedim / baharını / yazını

Çalamadım / curasını / sazını

Özge yârin / nice çekem / nazını

Gözlerimden / akan seller / iniler

Ulama

Konuşmada art arda gelen kelimelerden birincisinin sonundaki ünsüzün, ikincisinin başındaki ünlüye ses bakımından bir hece oluşturacak biçimde bağlanarak söylenmesidir. Ulama, yazıda gösterilmez; okurken ya da konuşurken yapılır.

Ulamanın dile birçok katkısı vardır. Her şeyden önce dili inceltir, konuşmaya akıcılık ve rahatlık verir. Kişinin rahat konuşmasını sağlar, anlatılanın an- ; (aşılmasını kolaylaştırır. Dilin kendine özgü tınısını ortaya çıkarır. Ulama yapılmadığında okuma ya da konuşma kesik kesik olur. Ulama, bu durumu ortadan kaldırarak rahat bir okuma ve konuşma sağlar.

Karac’oğlan der ki ismim överler

Ağu oldu yediğimiz şekerler

Güzel sever deyi isnad ederler

Benim Hak’tan özge sevdiğim mi var

Bu dizelerde altı çizili bölümler ulama yapılarak okunduğunda (Ka-ra-coğ- lan, is-mi-mö-ver-ler, is-na-de-der-ler, Hak’-ta-nöz-ge), sözcükler arasındaki kesiklikten doğan zorlamalı okuyuşun ortadan kalktığı görülecektir.

Konuşmada ve metin seslendirmede ulama yapılmaması gereken durumlar > vardır. Bu durumlarda ulama yapılmaması söyleyişi bozmaz.

Kelimeler arasında noktalama işareti varsa ulama yapılmaz:

Çok taze balıklarım var, almaz mısınız?

Yolun açık olsun… elveda sevdiceğim!

Yukarıdaki işaretli bölümlerde kelimelerden birincisi sessiz ile bitmiş, ikinci- ; si sesli ile başlamıştır. Ama bu kelimeler arasında bir noktalama işareti olduğu için ulama yapılmaz.

Kelimeler arasında ulama yapılması anlam karışıklığına yol açıyorsa ulama i yapılmaz:

Dün akşam çorbasını yeni taşınan komşumuzda içtik.

Bu tarihî bina, semtimizin ilk okul binasıydı.

Birinci cümledeki “dün” içme eyleminin zamanını gösterir; içilen şey, “akşam çorbasıdır. “Dün” ile akşam arasında ulama yapılırsa içilen şey “dün akşam çorbası” olur.

İkinci cümledeki “ilk” sözcüğü “sırada birinci yeri alan” anlamındadır. “İl-ko- kul” şeklinde söylenirse okul türlerinden biri akla gelir; “lise” değil de “ilkokul” gibi.

İşte bu örneklerde olduğu gibi, anlam karışıklığının söz konusu olduğu du- i rumlarda ulama yapılmaz.

Vurgu

Kelimelerin telaffuzu hecelerin arka arkaya söylenmesiyle oluşur. İşte bu söylenişte her hece aynı kuvvetle söylenmez. Kelimeler ve cümlelerin söylenişi dalgalı, inişli çıkışlı bir yol izler. Bu dalgalar, bu iniş çıkışlar ise bazı hecelerin diğerlerinden daha kuvvetli söylenmesi ile olur. Sözcükte kuvvetli söylenen hece üzerindeki baskıya vurgu adı verilir. Vurgu, söze anlam değeri katar, konuşmada ahenk sağlar, dinleyenin ilgisini çeker, anlamın kavranmasını kolaylaştırır ve duyguları belirginleştirir.

Kelime Vurgusu

Türkçe kelimelerde vurgu genellikle son hecede bulunur.

ağaç, balık, yumurta, deniz, çekingen, dolap, arkadaş…

Sözcüklere ek eklendiğinde, vurgu son heceden bu eke geçer.

balıkçı, balıkçılık, balıkçılar, balıkçılardan…

Yer isimlerinde vurgu ilk veya orta hecededir.

Ayvalık, Kayseri, İstanbul, Ümraniye, Denizli, Malatya…

“-istan” eki ile biten yer isimlerinde vurgu sondadır.

Türkmenistan, Bulgaristan, Macaristan, Yunanistan, Tacikistan…

Pekiştirme eki (m, p, r, s) alan sözcüklerde, pekiştirme ekinin dahil olduğu hece vurguludur.

bembeyaz, dümdüz, sapsarı, masmavi, tertemiz…

Fiil olumsuzluk eki, vurguyu kendinden önceki heceye aktarır:

gelmemiş, konuşmayacak, bilmiyor, yazmasınlar…

Birleşik sözcüklerde normalde iki vurgu bulunur ancak genelde ilk sözcükteki vurgu daha güçlüdür.

Beylerbeyi, Çanakkale, Safranbolu, sivrisinek, kasımpatı…

Cümle Vurgusu

Vurgu, sadece kelimelerde değil, cümlelerde de yapılır. Çünkü cümlelerde de asıl anlatılmak istenen şey vurgulanır. Bu yüzden cümlelerde bazı kelime ya da sözler ötekilere göre daha baskılı söylenir.

Cümlede vurgulanmak istenen söz, yargının tamamlandığı öğeye, yani yükleme yaklaştırılır.

“Arkadaşım, Amerika’ya uçakla dün gitti.” cümlesinde vurgu zaman kavramı üzerindedir. Çünkü “dün” sözcüğü yükleme en yakın öğedir.

“Arkadaşım, uçakla dün Amerika’ya gitti. ” cümlesinde ise yer kavramı (Amerika), yükleme yaklaştırılarak vurgulanmıştır.

“Arkadaşım, dün Amerika’ya uçakla gitti.” cümlesinde ise vasıta kavramı (uçakla), yükleme yaklaştırılarak vurgulanmıştır.

“Dün Amerika’ya uçakla arkadaşım gitti.” cümlesinde ise özne (arkadaşım), yükleme yaklaştırılarak vurgulanmıştır.

Soru eki “mi” ile “de, ki” bağlaçları vurguyu kendinden önceki sözcüklere kaydırır.

“Bu kol düğmelerini sen mi bana hediye etmiştin?” cümlesinde “mi” soru eki vurguyu kendinden önceki “sen” sözcüğüne çekmiştir.

Öğretmenim de bu kitabı yazın okumam için bana almış.” cümlesinde “Öğretmenim” sözcüğü cümlenin başında yer almasına rağmen “de” bağlacından dolayı vurguludur.

Kardelen ki baharı müjdeleyen nadide bir çiçektir.” cümlesinde “Kardelen” sözcüğü cümlenin başında yer almasına rağmen “ki” bağlacından dolayı vurguludur.

Soru anlamının “soru sözcükleri” ile sağlandığı cümlelerde vurgu, soru sözcüğünün kendisindedir.

“Bu vazoyu kim masanın üzerine koymuş?” cümlesinde “kim” sözcüğü cümleye soru anlamı kattığı için vurguludur.

Tonlama

Konuşurken ya da bir metni okurken sesin hep aynı düzeyde tutulması monotonluğa neden olur. Tek düzelikten kurtulmak için sesimizi cümlelerin anlam özelliğine ve duygu değerine göre alçaltıp yükseltmemiz, inceltip kalınlaştırmamız, sertleştirip yumuşatmamız gerekir. Bu şekilde sesin sürekli değişmesi, alçalıp yükselmesi, sertleşip yumuşamasına tonlama denir.

Anlam Tonlaması

Cümlenin kuruluşuna ve anlamına göre oluşan tonlamalardır.

Kuruluşça basit cümlelerde ses tonu önce yükselişe, sonra alçalışa geçer.

Evlerinin önünden küçüçük bir dere geçiyordu.

Kuruluşça birleşik cümlelerde ses tonu yükselişe geçer, yüksek sürer, sonra alçalır.

Evlerinin önünden, ilkbahar aylarında coştukça coşan, kışın ise genellikle buz tutan küçüçük bir dere geçiyordu.

Soru anlamı taşıyan cümlelerde, ses tonu giderek yükselir, yüksekte kalır.

Adalar’a giden son vapur ne zaman kalkacak acaba?

Ünlem anlamı taşıyan cümlelerde ses tonu giderek yükselir.

Adalar’a giden son vapuru da kaçırdık, eyvahlar olsun!

Bazen aynı cümle, değişik tonlamalar sayesinde farklı anlam boyutlarıyla karşımıza çıkar.

Tasdik, kabul etme: “Dün sana öğrettiğim dersi ezberledin!”

Şaşırma: “Dün sana öğrettiğim dersi ezberledin!”

Alay, küçümseme: “Dün sana dersi ezberledin!”

Duyuş Tonlaması

Bir metni anlamına ve duygu değerine göre seslendirmek için duyguları sezdirecek biçimde sesin birtakım dalgalanmaları, kıvrılmaları, yükselme – alçalmalarıyla yapılan tonlamaya “duyuş tonlaması” denir.

Sevgili öğrencilerim; 9. Sınıf Ses Bilgisi ve Telaffuz  konu anlatımı şimdilik bu kadar. 9. Sınıf Ses Bilgisi ve Telaffuz konusu hakkında tüm yanlış ve varsa eksiklikleri lütfen iletişim formu ile bize bildirin. Bu konu ile ilgili çıkmış soruları da içeren test çözmek isterseniz Türkçeci Mobil Uygulamasını denemek isteyebilirsiniz.

Türkçeci mobil uygulaması hakkında daha geniş bilgi için buraya tıklayabilirsiniz.

 

Yazıyı Değerlendir
[Toplam: 0 Ortalama: 0]

Bir yanıt yazın