Arşivlenen Konular

8. Sınıf ve Genel Olarak Kelimede ( Sözcükte ) Anlam

Sevgili canlar, 🙂 bu derste sizlerle “kelimede anlam (sözcükte anlam)” konusunu işleyeceğiz anlamadığınız bir husus olursa lütfen yorumlarda bildiriniz.

Dil bir iletişim aracıdır. İletişim kurabilmek, duygu, düşünce ve isteklerimizi dile getirebilmek için dili dolayısıyla da sözcükleri kullanırız. Sözcükler bir dilin temel taşlarıdır. Konuşurken ya da yazarken hep sözcüklerden yararlanırız. Bu yüzden sözcüklerin anlamlarını çok iyi bilmemiz gerekir. Kullandığımız sözcüklerin anlam özelliklerini yeterince bilmiyorsak, anlatımlarımızda belirsizlik veya yanlışlıklar olur.

Türkçe, çok anlamlılık bakımından oldukça zengindir.Bu esnek bir dil olmasından ileri gelmektedir. Bir sözcüğün birden çok anlamda kullanıldığını, yazılı ve sözlü anlatımlarda hepimiz görmüşüzdür. Anlamını çok iyi bildiğimiz bir sözcük farklı cümlelerde hiç bilmediğimiz anlamlarda kullanılabilir.

Bu kullanılan anlamlar “kelimede anlam” konusunu işlemeyi gerektirmektedir.

 

Gerçek (Temel) Anlam:

Bir sözcüğü okuduğumuzda veya duyduğumuzda aklımıza gelen ilk anlama gerçek anlam denir.

Örneğin;

sözcüğü, yemek yeme ihtiyacı olan anlamındadır; tokun karşıtıdır.

“Dün akşamdan beri açım.” cümlesinde aç sözcüğü gerçek anlamıyla kullanılmıştır.

Ateş sözcüğünün gerçek anlamı, yanıcı cisimlerin tutuşmasıyla beliren ısı ve ışıktır.

“İzciler kamp ateşinin etrafında toplandılar.” cümlesinde ateş sözcüğü gerçek anlamıyla kullanılmıştır.

Çocuk sözcüğünün gerçek anlamı, küçük yaştaki oğlan veya kızdır.

“Kapının önünde ağlayan çocuğun başını okşadı.” cümlesinde çocuk sözcüğü gerçek anlamıyla kullanılmıştır.

 

Yan Anlam:
Bir sözcüğün, gerçek anlamından kopmadan benzerlik veya herhangi bir ilişki kurularak değişik anlamlarda kullanılmasına yan anlam denir.

Örneğin;

“Yaprak” sözcüğünü ele alalım:

Yaprak sözcüğünün gerçek anlamı, “bitkilerde solunum ve terleme gibi olayları gerçekleştiren organdır.”

“Çınarın yaprakları çabuk sarardı.” cümlesinde yaprak sözcüğü gerçek anlamıyla kullanılmıştır.

“Bu tepsideki baklavada seksen yaprak var.” cümlesinde ise yaprak sözcüğü yufkaları ağacın yapraklarına benzetilerek yan anlamıyla kullanılmıştır.

“Kırk yapraktan oluşuyor bu kitap.” cümlesinde yaprak sözcüğü “ön ve arka yüzü oluşturan kâğıtlardan her biri” anlamına gelmektedir.Dolayısıyla yan anlamdır.

“Bırakmak” sözcüğünü gerçek ve yan anlamlarıyla kullanalım:

Bırakmak sözcüğünün anlamı, “elde bulunan bir şeyi tutmaz olmak”tır.

“Karşıdan karşıya geçerken çocuğun elini bırakma.” cümlesinde bırakmak sözcüğü gerçek anlamıyla kullanılmıştır.
“Onunla görüşmeyi  haftaya bırak.”  cümlesinde bırakmak sözcüğü ertelemek anlamına gelerek yan anlamıyla kullanılmıştır.
Bırakın, içeri girsin.” cümlesinde ise bırakmak sözcüğü engel olmamak anlamıyla kullanılmıştır.

 

Terim Anlam:

Bilim sanat, spor, ya da çeşitli meslek dallarıyla ilgili özel kavramları karşılayan sözcüklerdir.

Örnek:

   Nota müziğin anahtarı gibidir.  (müzik alanında terim anlam)

Rakip takım birazdan penaltı atışı yapacak.  {futbol (spor) alanında terim anlam }

   Marmara fay hattı tehlikeli sinyaller veriyor. (coğrafya alanında terim anlam)

  Güreşçimiz, finalde rakibini tuşla yendi. (spor alanında terim anlam)

   Matematik öğretmenimiz tahtaya bir doğru çizmemizi istedi. (matematik alanında terim anlam)

   Şiirde aynı eklerin ya da sözcüklerin tekrarlanmasına redif denir. (edebiyat alanında terim anlam)

 

NOT: Bazen bir sözcük gerçekte terim değilken terim olarak kullanılabileceği gibi, gerçekte terim olan bir sözcük de terimlikten çıkabilir.

 Örnek:

  Polis bir hücre daha ortaya çıkardı. ( terimlikten çıkma)

  Sinop burnu Türkiye’nin en kuzey noktasıdır. (terimleşme)

 

NOT 2: Bir sözcük birçok dalda terim olabilir.

Aşağıda kök sözcüğünün birçok alanda terim anlamlı olarak kullanıldığını görmekteyiz.

 

   Bitkiyi toprağa bağlayan kökleridir.

  Dört, kök dışına iki olarak çıkar.

  Hiçbir ek almamış sözcüğe kök denir.

 

Mecaz (Değişmece) Anlam:

Bir sözcüğün, gerçek anlamından tamamen uzaklaşarak başka bir anlamda kullanılmasına mecaz anlam denir.

Sözcüklerin cümle, dize veya deyim içine girdiklerinde, gerçek anlamlarından tamamen sıyrılarak başka bir sözcük ya da kavram yerine kullanılmasıyla kazandığı anlama mecaz (değişmece) anlam denir.

Mecaz anlam, Sözcüğün sürekli olmayan, kullanım içinde geçici olarak üstlendiği anlamdır.

 

Örnek:

Müşteriden para sızdırmak için elinden geleni yapardı.

Satıcının o ince ve tiz sesi kulaklarımızda patlıyordu.

Bugünlerde havasından yanına varılmıyor.

   Bu hayırsız evlat için insan kendisini ateşe atar mı?

 

    ÖNEMLİ AÇIKLAMA

Değerli öğrenciler burada sizlerle mecaz anlam oluşturma yollarını öğreneceğiz.Sözcükte anlam konusuna Mecaz yolları ile devam edeceğiz.

     MECAZ ANLATIM YOLLARI, ÇEŞİTLERİ

-Benzetme (Teşbih)

-Eğretileme (İstiare)

-Ad Aktarması (Mecaz-ı Mürsel)

-Kinaye (Dolaylı Söz Söyleme)

-Tariz (Taşlama, iğneleme)

-Teşhis – İntak (Kişileştirme – Konuşturma)

-Abartma (Mübalağa) 

Şimdi bu türleri açıklayalım.

   Benzetme (Teşbih) :

Aralarında benzerlik bulunan iki varlıktan (kavramdan) niteliği zayıf olanın, niteliği üstün, belirgin olana benzetilmesidir.

Benzetme, Sözü daha etkili ve gözle görünür kılmak amacıyla kullanılan bir mecaz türüdür. Benzetmenin dört öğesi vardır :

1- Benzeyen                 (niteliği zayıf olan)

2- Benzetilen               (niteliği, üstün, belirgin olan)

3- Benzetme yönü      (benzerlik ilgisi gösteren)

4- Benzetme edatı      (gibi, kadar, sanki, misali)

 

Örnek :

Kızın       deniz            gibi        masmavi      gözleri     vardı.

Benzetilen  Benzetme   Benzetme  Benzeyen

Edatı            Yönü

 

   Benzetme İle İlgili Uyarılar:

Benzetmenin oluşabilmesi için benzeyen ve kendisine benzetilenin kullanılması şarttır.

Bunlar, benzetmenin temel öğeleridir.

Dört öğesinin dördünün de kullanıldığı benzetmelere ayrıntılı benzetme, benzetme edatının olmadığı benzetmelere kısaltılmış benzetme, yalnızca temel öğelerin kullanıldığı benzetmelere teşbih-i beliğ denir.

 

Örnek :

    Sular    öyle      temiz   ki annemin yüzü      gibi.              (Ayrıntılı Benzetme)

Benzeyen        Benzetme      Benzetilen     Benzetme

Yönü                                     Edatı

 

    Adam     cesurlukta    aslandı.              (Pekiştirilmiş Benzetme)

Benzeyen  Benzetme  Benzetilen

Yönü

 

Bin Atlı o gün      dev            gibi       bir    orduyu    yendik.  (Kısaltılmış benzetme)

Benzetilen  Benzetme       Benzeyen

Edatı

 

Gider oldum   kömür       gözlüm     elveda.        (Teşbih-i beliğ, güzel benzetme)

Benzetilen  Benzeyen

 

 Eğretileme (İstiare) :

İstiare : Arapça bir sözcük olup “bir şeyi iğreti, ödünç alma” anlamındadır. Ya benzeyenle ya da benzetilenle yapılan benzetmedir.

 

Örnek :

Aslan gibi güçlü bir adamdı.                    (benzetme)

 

Soruyu doğru yanıtlayınca “Aslan be!” dedi. (eğretileme)

 

Eğretileme üç çeşittir.

Açık Eğretileme (Açık İstiare) Yalnızca kendisine benzetilenin kullanılmasıyla yapılan eğretilemedir.

 

Örnek :

Havada bir dost eli okşuyor tenimizi.  Benzeyen:Rüzgar(yok)  Benzetilen:Bir dost eli

 

Kurban olam kurban olam

Beşikte yatan kuzuya                 Benzeyen  : Bebek, çocuk (yok)    Benzetilen : Kuzu

 

Kapalı Eğretileme (Kapalı İstiare)  Yalnızca benzeyen ile yapılan, benzetilenin de bir özelliğinin belirtildiği (genel olarak benzetme yönü) eğretilemedir.

 

Örnek :

Oğlu büyüyünce yuvadan uçup gitti.

Benzeyen  : Oğul    Benzetilen :  Kuş  (yok)    Benzetme yönü : Uçup gitmek

 

Ay zeytin ağaçlarının arasından yere damlıyordu.

Benzeyen  : ay     Benzetilen : su (yok)     Benzetme yönü : yere damlaması

 

Yaygın (Temsili) Eğretileme: Benzetmenin temel öğeleriyle birlikte, birden çok benzetme yönünün bulunduğu eğretilemedir. Yaygın eğretilemede bir “gizleme” vardır. Açıkça  söylenmeyen ya da söylenmek istenmeyen sözler, benzetme yoluyla ve sözlük anlamına gizlenerek söylenir, şairler bunu çoğu kez güzel ve etkili bir anlatım için kullanırlar.

 

Örnek :

Artık demir almak günü gelmişse zamandan

Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan

(Yahya Kemal Beyatlı)

 

Eğretileme Yolları

İnsana özgü kavramların, doğaya (dış dünyadaki varlıklara) aktarılmasıyla;

Örnek :

   İnsan                       Derinden derine  ırmaklar   ağlar.          (Kapalı Eğretileme)

Benzetilen                                            Benzeyen

 

Doğaya özgü kavramların insana aktarılmasıyla;

Örnek :

  Askerin ölümü            Bir hilal uğruna ya Rab ne   güneşler batıyor.    (Açık Eğretileme )

Benzeyen                                                                 Benzetilen

 

Doğadaki bir varlığa ait özelliğin, bir başka varlığa aktarılmasıyla;

Örnek :

  Bulut                         Yüce dağ başında bir top   pamuk     var.         (Kapalı Eğretileme)

Benzeyen                                                            Benzetilen

 

 

Bir duyuya ait bir kavramın bir başka duyuya aktarılmasıyla;

 Örnek :

Sıcak bakışlarıyla ısıtırdı içimizi.       ( Kapalı Eğretileme)

 

 

 

Ad Aktarması (Mecaz-ı Mürsel)

Bir sözü benzetme amacı gütmeden bir başka söz yerine kullanmaktır.

Sözcüklerin yeni anlamlar yüklenmesinde bir etken de ad aktarmasıdır.

 

Örnek :

“Sinema” için “beyaz perde”

“seçime katılmak” yerine “sandık başına gitmek”

 

Ad aktarması şu ilişkiler çerçevesinde kurulabilir:

 

-Sanatçı verilir, yapıtı anlatılır.

Örnek :

Yaşar Kemal’i lise yıllarımda okudum. (Yaşar Kemal’in romanlarını)

 

-İçteki varlık verilir, dışındaki anlatılır ya da dıştaki varlık verilir içindeki anlatılır.

Örnek :    Haberi duyunca bütün ev ayağa kalktı.                (Evin içindeki insanlar)

Ayağını çıkarmadan içeri girme.                             (Ayakkabını)

 

-Parça verilir, bütün anlatılır ya da bütün verilir, parça anlatılır.

Örnek :

Bu acılı haberi ona hangi dil söyleyebilir?            (İnsan)

Gemi Mersin’e yanaştı.                                             (Mersin Limanı)

 

-Bir yer adı verilir, o yerde yaşayan insanlar anlatılır.

Örnek :

Bütün köy meydanda toplandı.                               (köy halkı)

Erzurum, Mustafa Kemal’e kucak açtı.   (Erzurum Halkı)

 

-Bir yön adı verilir, o yöndeki bölgeler ya da ülkeler anlatılmak istenir.

Örnek :

Batı bu duruma müdahale etmedi.                        (Batı ülkeleri)

 

-Bir eşya adı verilir, onu kullananlar anlatılmak istenir.

Örnek :

Koştu, yokuş aşağı bir şapka.                                (İnsan)

 

-Soyut bir ad verilip, somut bir varlık anlatılır.

Örnek :

Bu sonucu Türk gençliğine armağan ediyorum.                (Genç insanlar)

Gurbet çeken gönüller kuşatmıştı ocağı.                             (insanlar)

 

-Sonuç verilir, bunun nedeni kastedilir.

Örnek :

Gökten sicim gibi bereket yağıyor. (bereket, sonuçtur, nedeni yağmur anlatılmıştır)

 

 

Kinaye (Dolaylı Söz Söyleme)

Sözcüklerin çok anlamlı olarak kullanılmasında kinayenin de büyük bir önemi vardır. Kinaye bir sözün hem gerçek hem de mecaz anlamını düşündürecek bir biçimde (bilgi yelpazesi.net) kullanılmasıdır. Kinayede gerçek anlam verilir, mecaz anlam kastedilir.

 

Örnek:

Bu çocuğun elinden tutsan ne kaybedersin?

 

Bulmadım dünyada gönüle mekan

 

Nerde gül bitse etrafı diken

 

Şu karşıma göğüs geren

 

Taş bağırlı dağlar mısın?

 

 

Tariz (Taşlama) 

Bir kimseyi iğnelemek, onunla alay etmek amacıyla bir sözü gerçek anlamının tam karşıtı bir anlamda kullanmaktır.

 

Örnek:

 

Randevuna sadıkmışsın, beklemekten kök saldık.

 

O kadar çok konuştu ki söylediklerinden hiçbir şey anlamadık.

 

Biraz daha hızlı yürürsen karıncalar bile bizi geçecek.

 

 

Teşhis – İntak (Kişileştirme – Konuşturma)

 

İnsana özgü nitelikleri insan dışındaki varlıklara aktarmaya kişileştirme denirken, bu varlıkların insan gibi konuşturulmasına da konuşturma denir.

 

Örnek:

 

Güneş ışığında yağmurunu döken bulutlar sanki gülüyordu. (Teşhis)

 

 

Ufukta günün boynu büküldü.                  (Teşhis)

 

 

Dal, bir gün dedi ki tomurcuğuna :

Tenimde bir yara işler gibisin.                (İntak)

 

 

Abartma (Mübalağa) 

 

Bir durumu olduğundan çok ya da az göstermektir.

 

Örnek:

 

Bütün gün çalışmaktan iğne ipliğe döndü.

 

Alem sele gitti gözüm yaşından

 

 

Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?

Gömelim gel seni tarihe desem sığmazsın.

Mehmet Akif Ersoy

 

 

Yazıyı Değerlendir
[Toplam: 0 Ortalama: 0]

Bir yanıt yazın